Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2010/10069 E. 2011/5257 K. 05.04.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/10069
KARAR NO : 2011/5257
KARAR TARİHİ : 05.04.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan gelen olmadığından incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, yurtdışında yaşar iken emekli olarak Türkiye ye geldiğini, eşi ile anlaşamayıp boşanma durumuna gelince dava dışı ablası ile yeğenleri davalılar … ve…nın kendisini ikna etmeleri ve manevi baskı uygulamaları ve eşinin kendisinden daireyi alacağı korkusuyla, dava konusu daireyi sonradan kendisine iade edilmesi şartıyla diğer davalı …’a bedelsiz olarak devrettiğini, ancak daha sonra davalıların daireyi dava dışı üçüncü şahsa sattıklarını, dairenin bedelinin tahsil için davalılar aleyhine icra takibi yaptığını, ancak itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptalini istemiştir.
Davalılar, dairenin bedeli karşılığında davalı …’e satılıp bedelinin alınarak tapuda devredildiğinin tapu kaydı ile sabit olduğunu, diğer davalıların olayla bir ilgilerinin bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın ispat edilemediği gerekçesiyle reddine 45.000,00TL nin %40’ı oranında tazminatın davacıdan alınarak davalılara verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

2010/10069 2011/5257
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-İ.İ.K. nun 67/2 maddesi uyarınca icra takibinde bulunan ve itiraz edilincede itirazın iptali davası açan davacı–alacaklı aleyhine tazminata hükmedilebilmesi icin, icra takibinin haksızlığının yanısıra icra takibininde kötüniyetle yapılması şarttır. Birbaşka deyişle, kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilemeyen davacı alacaklının salt takibin haksız olması nedeniyle kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi olanaklı değildir. Dava konusu olayda, icra takibinin haksız olduğu sabit isede, davacının kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilmedigi için davacı aleyhine tazminata hükmedilemeyeceği anlaşılmaktadır. Mahkemece değinilen bu yön gözardı edilerek davacı aleyhine kötü niyet tazinatına hükmedilmiş olması usül ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden usulün 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1 numaralı bentde açıklanan nedenlerle; Davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bent uyarınca mahkeme kararının hüküm bölümünün 2. fıkrasının bütünüyle kararda çıkarılarak yerine aynen koşulları oluşmadığından davalıların kötü niyeti tazminatı taleplerinin Reddine sözlerinin yazılmasına, kararın bu değiştirilmiş ve düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 05.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.