Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2008/3977 E. 2008/11070 K. 25.09.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/3977
KARAR NO : 2008/11070
KARAR TARİHİ : 25.09.2008

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, 1989 yılında Bulgaristan’dan zorunlu olarak göç ettiklerini 1990 yılında Devlet Bakanlığının başlattığı bir proje sonucu kendilerine göçmen evleri yapılacağının taahhüt edildiğini, bu konuda duyurular yapıldığını, 1991 yılında form doldurup, banka hesabına 2.500.000 TL. katkı payı yatırıldığını, en son 2005 yılında dağıtılan konutlardan da kendisine verilmediğini, uzun zaman geçmesine rağmen ne konutlarının teslim edildiğini ne paranın ödendiğini, ayrıca ödedikleri paranın büyük değer kayıplarına uğradığını, projeye gelen fonlardan ve kredilerden payına düşeni alamadığını ileri sürerek 2.500.000 TL. ile 1991 yılında alınabilecek arsanın dava tarihinde ulaşabileceği değerinin hesaplanması, arsa ve konutların dava tarihindeki rayiç değerlerinin tesbiti ,kira zararlarının tesbiti de yapılmak suretiylezararların denkleştirici adalete göre hükmedilmesi, B.K. 105. maddesi anlamında munzam zararlarının ayrıca müsbet ve menfi zararlarının tesbiti yapılarak fazlasını saklı tutarak şimdilik 1.100.000.000 TL. nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, imkanları dahilinde bir kısım konutların yapılıp, başvurunun çok olması nedeniyle kura usulü dağıtımının yapıldığını, 13.5.1992 tarihinde yapılan duyurularla hak sahibi olamayan şahısların yatırdıkları paralarını almalarının istendiğini davacıların ilerde hak sahibi olma düşüncesiyle ödedikleri paralarını almadıklarını bunda kusurun kendilerinde olmadığını her bir başvuru sahibine konut tahsis edileceği konusunda taahhütte bulunmadıklarını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece 5543 sayılı yasanın geçici 1. maddesi uyarınca davanın kısmen kabulüne, 2.500.000 TL nın ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınmasına karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Davacı Bulgaristan’dan 1989 yılında göçmen olarak geldiklerini, davalının 1990 yılında başlattığı proje kapsamında
2008/3977-11070
kendilerine konut yapmayı taahhüt ettiğini, bu taahhüt nedeniyle davalı hesabına 2.500.000 TL. para yatırdığını, konutlarının teslim edilmediğini ileri sürerek talepte bulunmuş, davalı ise bu konuda broşür yayımlandığını kabul etmekle birlikte her başvuru sahibine konut vermeyi taahhüt etmediklerini sınırlı sayıda konut üretildiğini, broşür ve yönergede gösterilen şartlar dahilinde puantaj usulüne ve öncelik sırasına göre konut dağıtımının gerçekleştirildiğini, 13.5.1992 tarihinde çıkarılan genelge ile de hak sahibi olamayanlara yatırdıkları, paralarını almaları için duyuruda bulunduklarını savunarak davanın reddini dilemiştir. Dosyadaki delillerden davacının 1991 yılında davalının duyurusu üzerine konut sahibi olmak amacıyla davalı hesabına 2.500.000 TL para yatırdığı, davalının çıkardığı yönerge ve broşürde gösterilen konut dağıtımına ilişkin tahsisi sıra ve puanlarının yetersiz kalması ve böylece sıraların gelmiş olmaması nedeniyle kendilerine konut tahsis edilemediği, bu icap ve kabule göre de taraflar arasındaki uyuşmazlığın taşınmaz satışından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre geçersiz taşınmaz satımına ilişkin sözleşmelerde denkleştirici adalet ilkesi uygulanarak davacının ödediği paranın ulaşacağı alım gücünün iadesi gerekir ise de; yargılama sırasında yürürlüğe giren 5543 sayılı kanun ile bu konuda özel düzenleme yapılmış ve mahkemece de bu kanunun geçici 1.maddesi gereğince davacının ödediği bedelin ödeme tarihinden faizi ile iadesine karar verilmiştir. Ancak anılan yasa ile ilgili olarak iptal istemi ile Anayasa Mahkemesine başvurulduğu ve yürütmeyi durdurma kararı verildiği anlaşıldığından, mahkemece bu davanın bekletici mesele yapılarak hasıl olacak sonuca göre hüküm tesisi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre tarafların sair itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 25.9.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.