YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/960
KARAR NO : 2007/5618
KARAR TARİHİ : 18.04.2007
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, Türkiye’ de tatil yaparken tanıştığı davalılarla ortak kuyumcu dükkanı açmak için anlaştıklarını, bu amaçla 1996 yılında iki banka havalesi ile 30.000 Mark para gönderdiğini, dükkanın açılmaması ve oyalanması nedeniyle en son 21.11.1999 günlü mektupla parasını istemesine rağmen ödenmediğini, tahsili için giriştiği icra takibine de itiraz edildiğini ileri sürerek davalının itirazın iptaline ve %40 inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, adi ortaklık ilişkisini reddederek vaktiyle satılan mücevher bedeli olarak paranın gönderildiğini, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacının temyiz itirazına gelince İ.İ.K.nun 67 inci maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının icra hakimliğine başvurmadan, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Burada borçlunun kötü niyetli itiraz etmiş bulunması da yasal koşullardan değildir.İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz … … ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı
konulmuş bir yaptırımdır.
Bunlardan ayrı; alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın … miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir.
Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tesbit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde icra-inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece davacının bu istemi hakkında karar verilmemesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması HUMK.nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle davalıların tüm temyiz itirazlarının reddine,2.bentte açıklanan nedenle kararın hüküm fıkrasının 2. bendindeki “davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine” ilişkin sözlerinin karardan çıkartılarak yerine ” “kabul edilen asıl alacağın icra takip tarihindeki TL karşılığının %40’ı olan 8.895.94 YTL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine” sözlerinin yazılmasına hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davacıya iadesine, aşağıda dökümü yazılı 1.005.67 YTL kalan harcın davalıdan alınmasına, 18.4.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.