Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2007/9302 E. 2007/13979 K. 22.11.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/9302
KARAR NO : 2007/13979
KARAR TARİHİ : 22.11.2007

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki muarazının meni davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, eczacılık yaptığını, davalı kurumda görevli personelin ve aile fertlerinin reçetelerinin karşılanması için davalı ile 1998 yılında sözleşme imzalandığını, sözleşmesel ilişkinin 25.2.2004 tarihine kadar devam ettiğini, 26.2.2004 tarihinde tekrar sözleşme yapmak için davalı kuruma müracaat ettiğini, ancak olumlu ya da olumsuz bir cevap alamadığını, davalının sözleşme yapmak zorunda olduğunu belirterek bu hususundaki muarazaanın önlenmesini, 500.000.000 TL manevi, 500.000.000 TL da maddi tazminatın tahsilini istemiştir.
Davalı idare, sözleşmenin yenilenmesi veya sona erdirilmesinin tarafların ihtiyarında olup, sözleşmeyi devam ettirme zorunluluğunun olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, … Bakanlığı ile Türk Eczacılar Birliği arasındaki protokolün 3. maddesinin davalıya sözleşme yapma mecburiyeti yüklemediği, davacı ile davalı kurum arasında bazı sorunların yaşandığı, davalının sözleşmeyi keyfi olarak imzalamadığına dair delil bulunmadığı, davalı tarafın maddi ve manevi tazminata ilişkin talebin atiye terkine … göstermediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2005/11728 esas 2005/18735 karar sayılı ve 12.12.2005 tarihli ilamı ile özetle, “davacının sair temyiz itirazlarının reddine, Davacı eczacının 1998 yılından bu yana davalı kurum ile sözleşme ilişkisi içinde bulunduğu, bu süre içinde davalı kurumun hiçbir fesih sebebine dayanmadığı bu aşamada sözleşme yapmaktan kaçınmasının dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği sabit olduğundan mahkemece değinilen bu yön gözetilerek, davalı ile sözleşmenin yapılması yönündeki davacı talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle bu kalem isteğin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.” Denilmek suretiyle bozulmasına karar verilmiş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, 2004 yılında sözleşme imzalamayarak yaratılan muarazanın önlenmesine, 145.500.000 TL maddi tazminatın davalıdan alınıp davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın şumulu dışında kalarak kesinleşmiş olan cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, davalının kendisi ile sözleşme yapmayarak yarattığı muarazanın meni ile birlikte maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuş, yargılama sırasında maddi ve manevi tazminat talebini atiye bıraktığını bildirmiş ise de bozmadan önceki ilk kararda mahkemece bu talebe davalı yanın muvafakat etmediğinden bahisle davanın tümden reddine karar verilmiştir. Dairemizin hükmüne uyulan bozma ilamı ise sadece muarazanın meni isteği yönünden olup, tazminat taleplerinin reddine ilişkin kısım hakkında bozma yapılmamış olup, tazminat istekleri yönünden mahkemece verilen ret kararı kesinleşmiş davalı yönünden usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Hal böyle olunca bozma kapsamı dışında kalan tazminat isteği yönünden yeniden kabul kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. numaralı bent uyarınca temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 22.11.1007 gününde oybirliğiyle karar verildi.