Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2007/7677 E. 2007/12373 K. 24.10.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/7677
KARAR NO : 2007/12373
KARAR TARİHİ : 24.10.2007

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı ,davalının işyeri su abonesi olduğunu ve tüketim borcunun ödenmemesi nedeniyle ,başlattığı icra takibine yöneltilen itirazın iptalini ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece ,davanın kısmen kabulü ile takibin 1.868.85 YTL asıl alacak üzerinden devamına ve icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-İ.İ.K.nun 67 inci maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının icra hakimliğine başvurmadan, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yeterlidir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması da yasal koşullardan değildir.İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
2007/7677-12373
Bunlardan ayrı; alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın … miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün olması yeterlidir.
Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tesbit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde icra-inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece davacının bu istemi hakkında reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması HUMK.nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenle kararın hüküm fıkrasının 2. maddesindeki “ talep likit olmadığından ve yargılamayı gerektirdiğinden %40 icra inkar tazminatı talebinin reddine” ilişkin sözlerinin hükümden çıkartılarak yerine “asıl alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine”cümlesi yazılarak kararın düzeltilerek ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, 24.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.