Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2007/3578 E. 2007/7979 K. 06.06.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/3578
KARAR NO : 2007/7979
KARAR TARİHİ : 06.06.2007

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalılardan … Ltd.Şt.nin ithal ettiği opel Corsa aracı 17.5.2004 tarihinde diğer davalıdan satın ve teslim aldığını, kısa süre sonra motorunda arızalar meydana geldiğini maldan yararlanamamasının süreklilik arzetmesi nedeniyle zarara uğradığını aracın yenisi ile değiştirilmesine mümkün olmazsa fatura bedelinin faizi ile ödetilmesini istemiştir
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır..
Mahkemece, kısa kararda,2. fıkrada .bahsi geçen aracın aynen ifa kuralları gereğince davalı satıcıya teslimine,fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilirken, gerekçeli kararda ise davanın kısmen kabulüne,fatura bedeli olan 22.198.030.000 TL nin davalılardan faizi ile tahsiline ,fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş, hüküm,davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-HUMK.nun 381 maddesi gereğince mahkeme, hazır olan tarafların iddia ve savunmalarını dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Kararın tefhimi en az, aynı yasanın 388. maddesinde belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. HUMK.nun 388/son maddesi gereğince de istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt 2007/3578-7979
uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Yine aynı kanunun 389 maddesinde de hüküm kısmında iki tarafa yükletilen hak ve borçların tereddüde yer vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunluluğu tekrarlanmıştır. Aynı maddenin son fıkrası gereğince de zorunlu nedenlerle yalnız hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın sonradan belli bir süre içinde yazılması mümkündür. Bu gibi hallerde de HUMK.nun 388 maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren kısa karar ile daha sonra yazılan gerekçeli kararın birbirine uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Öte yandan kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HUMK.nun yukarda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.Temyize konu davada, kısa kararda davanın kısmen kabülüne fatura bedeli olan 22.198.030.000 tl nin faizi ile birlikte tahsiline,bahsi geçen aracın aynen ifa kuralları gereğince davalı satıcıya teslimine karar verilirken, gerekçeli kararda ise davanın kısmen kabulüne, 22.198.030.000 TL’nin faizi ile birlikte ödetilmesine karar verilmiş ,aracın iadesi ile ilgili gerekçeli kararda hüküm kurulmamış olması, az yukarda açıklanan kısa kararla gerekçeli kararın birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olup, kararın bozulmasını gerektirir.
2-Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentteaçıklanan nedenlerle, temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 2.bent gereğince tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde davalı … Ltd.Şti.’ne iadesine, 6.6.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi