YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/13464
KARAR NO : 2007/13739
KARAR TARİHİ : 19.11.2007
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 1.586,30 YTL. kalan harcın temyiz edenden alınmasına, 19.11.2007 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
MAHALEFET ŞERHİ
Davacı, gerek davalı hakkında emniyeti suistimal suçundan açılan ecza davasında gerekse eldeki davada, ara ara yurt dışında olması nedeniyle yurt içindeki işlerinin idaresi, müşterek çocuğun ihtiyaçlarının karşılanması için para çekimi, tapuda ev alımı vs. gibi çelişik iddialar ile işlerini yürütmek üzere gayri resmi birlikte yaşadığı davalıya genel vekaletname verdiğini, hal böyle iken vekil davalının, bankalardan para çekerek kendisine …’de ev aldığını vekalet görevini kötüye kullandığını ileri sürerek, 52.236.312.138 TL alacağın faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacı ile 1994 yılından itibaren resmi evlilik olmadan karı-koca gibi yaşadıklarını, bu birliktelikten 1995 doğumlu … isimli kız çocuklarının olduğunu davacının başka kadınlarla ilişki kurup, aldattığını bu nedenle 1998 yılında ortak haneyi terk ettiğini, davacının evlilik dışı ilişkiyi sürmek için “sana vekalet çıkarttım, bankadan paralarımı çek kendine bir ev al” dediğini bilahere ev …’dan değil …’den alınınca aralarında tartışma çıktığını, paranın kendisine bağış olarak verildiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davalının iddialarını ispat edemediği, vekil olarak müvekkiline hesap verme yükümlülüğü olup, aldığı parayı davacıya iade ettiği de kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Başkalarının güvenini suistimal ederek menfaat temini-Emniyeti suistimal suçu ile kanun zilyetliği failde olan fakat aslında başkasına ait bir malı korumak istemiştir. T.C.K.’nun 508. maddesi “her kim başkasına ait olup da iade veya muayyen bir suretli istimal etmek üzere kendisine tevdi veya her ne namla olursa olsun teslim olunan bir şeyi kendisinin veya başkasının menfaatine olarak satar veya rehneder veya sarf ve istihlak eder yahut ketim ve inkar eyler veyahut tahsil ve tagyir ederse mutazarrır olan kimsenin şikayeti üzerine iki yıldan iki seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmünü amirdir. Temyizden sonra dosya arasına getirtilen … 5.Asliye Ceza Mahkemesinin 2003/125 E.- 2003/651 K. Sayılı ilamınında sanık (davalının) bankadan para çekip ev alma işlemini vekalete istinaden yaptığı, emniyeti suistimal suçunun oluşmadığı, tarafların gayri resmi birliktelik yaşadıkları, bu birliktelikten davacı nüfusunda kayıtlı müşterek bir çocuklarının bulunduğu gerekçesiyle beraat kararı verilmiş Yüksek Yargıtay 11.ceza dairesince dosya içeriğine uygun olarak gerekçeleri 2007/13464-13739
gösterilerek kabul ve takdir kılınınan suçun unsurları oluşmaması nedeniyle verilen beraat kararının onanmasına karar verilerek kesinleştiği böylece davalının vekaleti kötüye kullanmadığı, nakit paranın davacının bilgisi dahilinde çekilip ev alındığı tesbit edilmiş olmasına göre ; B.K.’nun 53.maddi uyarınca hukuk hakiminin Ceza Mahkemesinde tesbit edilen olguları esas alması ve bunların bağlayıcı nitelikte olduğunu kabul etmesi gerekir. Her ne kadar B.K’nun anılan maddesinde ilke olarak (beraat) kararının hukuk hakimini bağlamayacağı kabul edilmiş ise de, Yargıtay’ın kökleşmiş içtihatlarına ve söz konusu madde ile ilgili uygulamalarına göre, ceza hakiminin verdiği karar, beraat kararı da olsa, orada tesbit ettiği maddi vakıalar hukuk hakimini bağlayıcı nitelik kazanır. Bu bakımdan B.K.’nun 65.madde gereğince resmi olmayan birleşmenin devamının sağlanması için erkeğin kadına verdiği malların velev ki bedel olsa dahi geri alınmasının caiz olmadığı yolundadır. O halde, tüm dosya kapsamından sabit olan belirtilen durum karşısında davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabul kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulması gerekir düşüncesinde olduğundan, … çoğunluğun kararın onanmasına dair görüşüne katılamıyorum.