Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2020/6397 E. 2020/9946 K. 21.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/6397
KARAR NO : 2020/9946
KARAR TARİHİ : 21.10.2020

Karşılıksız yararlanma suçundan şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda, Kulp Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 29/08/2019 tarihli ve 2019/75 soruşturma, 2019/115 esas, 2019/111 sayılı iddianamenin iadesine dair Kulp Asliye Ceza Mahkemesinin 10/09/2019 tarihli ve 2019/114 iddianame değerlendirme sayılı kararına karşı itirazın kabulü ile iade kararının kaldırılmasına ilişkin Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 27/09/2019 tarihli ve 2019/745 değişik iş sayılı kararına karşı, Adalet Bakanlığı’nın 25.03.2020 gün ve 94660652-105-21-21439-2019-Kyb sayılı yazısı ile kanun yararına bozma ihbarında bulunulduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 20.05.2020 gün ve 2020-45572 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderildiği,

MEZKUR İHBARNAMEDE;

Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 12/04/2018 tarihli ve 2018/2565 esas, 2018/5584 karar sayılı ilâmında yer alan, “Karşılıksız yararlanma suçu bakımından özel bir etkin pişmanlık düzenlemesi olan TCK’nın 168/5. maddesi gereğince ve kanun koyucunun amacı doğrultusunda şikâyetçi kurumun uğradığı zararı, vergisi dahil suç tutanağı ile belirlenmiş veya belirlenecek olan cezasız tutarının ödenmesi halinde şüpheli hakkında kamu davası açılamaz. Maddede “ … bahsedilen zarar, vergili ve cezasız miktardır … Bu durumda Cumhuriyet savcısı sulh ceza hâkiminden keşif yapılıp rapor alınması için talepte bulunmalı ve alınacak rapor sonucunda sanığa ödeme bildiriminde bulunmalıdır. Yargıtay’ımızın istikrar bulmuş içtihatları da bu yönde olup, gecikme faizi ve benzeri zararlar 168. madde kapsamında değerlendirilemez. (Y. 17. C.D.’nin 16.06.2017, 2015/18830 E. ve 2016/9113 K. sayılı kararında olduğu gibi.)…Maddeye göre, ödenmesi halinde şüpheli hakkında takipsizlik kararı verilmesi sonucunu doğuracak olan vergili zarar miktarı gerekirse keşifte yaptırılmak (yada yapılmak) suretiyle tespit edilip, şüphelinin bu miktarı şikâyetçi kuruma ödemesi halinde hakkında dava açılmayacağına dair bir bildirimde bulunulmamıştır.Bu sebeple iddianamenin iadesi ve bu karara yönelik itirazın reddi kararları usul ve yasaya uygundur.” şeklindeki açıklamalar nazara alındığında, anılan Yargıtay ilâmında belirtilen şekilde normal tarifeye göre vergisiz ve cezasız gerçek zarar miktarı tespit edilip, şüphelinin bu miktarı şikâyetçi kuruma ödemesi halinde hakkında dava açılmayacağına dair bir bildirimde bulunulmadan iddianame tanzim edildiği gözetilmeksizin, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden anılan kararın bozulması gerektiğinin ihbar olunduğu anlaşılmıştır.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Yeni Türk Ceza Adalet Sistemi’nde benimsenen, “Kişilerin Lekelenmeme Hakkı” ile “Eksiksiz soruşturma ve Tek Celsede Duruşma” prensipleri uyarınca, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcılarının mâkul sürede bütün delilleri toplamaları, sadece mahkûmiyetle sonuçlanacağını değerlendirdikleri hususları dava konusu yapmaları, beraatle sonuçlanacağını değerlendirdikleri eylemleri dava konusu yapmamaları, yâni bir nev’i filtre görevi yapmaları gerekir.
./.

Bu prensiplerin hayata geçirilebilmesi için mevzuatımızda ilk defa, 5271 sayılı CMK’nın 160 / 2. maddesi hükmü ile; soruşturma evresinde cumhuriyet savcılarına şüphelinin lehine olan delilleri (de) toplama ve şüphelinin haklarını koruma yükümlülüğü getirilmiş, ayrıca; 170 ve 174. madde hükümleri ile de, iddianamenin iadesi kurumuna yer verilmiştir.
Soruşturma evresi uzun sürebilir. Ancak, kovuşturma evresinin yeni bir delil toplanmasına gerek kalmadan ve bir iki celsede bitirilmesi hedeflenmiştir.
Nihayet, 5271 sayılı CMK’nın 174. maddesinin 1. fıkrasının b) bendi hükmüne göre de “Suçun sübutuna etki edeceği muhakkak olan bir delil toplanmadan” hazırlanan iddianamenin iade edilmesi gerekir.
Karşılıksız yararlanma suçu bakımından özel bir etkin pişmanlık düzenlemesi olan TCK’nın 168/5. maddesi gereğince ve kanun koyucunun amacı doğrultusunda şikayetçi kurumun uğradığı zararı, vergisi dahil suç tutanağı ile belirlenmiş veya belirlenecek olan cezasız tutarının ödenmesi halinde şüpheli hakkında kamu davası açılamaz.
Maddede “ … bahsedilen zarar, vergili ve cezasız miktardır … Bu durumda Cumhuriyet savcısı sulh ceza hakiminden keşif yapılıp rapor alınması için talepte bulunmalı ve alınacak rapor sonucunda sanığa ödeme bildiriminde bulunmalıdır.”(F. Balcı/Y. Üyesi – S. Öztürk/Y. Savcısı – Hırsızlık, Karşılıksız Yararlanma ve Yağma Suçları/2017, sayfa: 412).
Yargıtayımızın istikrar bulmuş içtihatları da bu yönde olup, gecikme faizi ve benzeri zararlar 168. madde kapsamında değerlendirilemez. (Y. 17. CD’nin 16.06.2017, 2015/18830 E. ve 2016/9113 K. sayılı kararında olduğu gibi.)
Somut olayda şikayetçi kurumun şüpheliden talep ettiği miktar, 1.573,75 Türk lirasıdır.
Maddeye göre, ödenmesi halinde şüpheli hakkında takipsizlik kararı verilmesi sonucunu doğuracak olan vergili ve cezalı zarar miktarı gerekirse keşifte yaptırılmak (yada yapılmak) suretiyle tespit edilip, şüphelinin bu miktarı şikayetçi kuruma ödemesi halinde hakkında dava açılmayacağına dair bir bildirimde bulunulmamıştır.
Bu sebeple iddianamenin iadesi kararı usul ve yasaya uygundur. Açıklanan nedenlerle; iddianamenin iadesi kararına yönelik itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi nedeniyle kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ihbar yazısı incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmüş olduğundan KABULÜ ile Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 27/09/2019 tarihli ve 2019/745 değişik iş sayılı kararı ile verilen hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 21/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.