Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2020/6011 E. 2020/9339 K. 14.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/6011
KARAR NO : 2020/9339
KARAR TARİHİ : 14.10.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
MÜDAHİL : …
SUÇLAR : Kamu malına zarar verme, genel güvenliği kasten tehlikeye sokma
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
TEMYİZ EDENLER : O yer Cumhuriyet Savcısı, müdahil vekili

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
7035 sayılı kanunla değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 291. maddesine göre bir hafta olan temyiz süresinin on beş güne çıkarıldığı, müşteki kuruma tebligat tarihinde temyiz süresinin 15 gün olması sebebiyle temyiz isteminin süresinde olduğu, 5271 sayılı CMK’nın 260/1 maddesi gereğince suçtan zarar gören ve davaya katılma hakkı bulunan müşteki kurumun davadan haberdar olması üzerine müdahillik dilekçesi sunduğu görülmekle aynı kanunun 237/2 maddesi gereğince davaya müdahilliğine, vekilinin de müdahil vekili olarak kabulü ile yapılan temyiz incelemesinde;
Sanık hakkında tekerrüre esas alınan ilamındaki mahkumiyetin, 5237 sayılı TCK’nın 157/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçuna ilişkin olması ve hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK’nın 157. maddesinde tanımı yapılan dolandırıcılık suçunun uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca; ”Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilip hakkında bahsedilen ilamın esas alınarak TCK’nın 58. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususu infaz aşamasında gözetilmesi olanaklı kabul edilerek bozma sebebi yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Sanığın hükümlü olarak bulunduğu cezaevindeki odada yatağı tutuşturması sonucu ses sistemi ve lambanın yandığı yangının büyümeden infaz koruma memurlarının müdahalesi sonucu söndürüldüğü olayda eyleminin genel güvenliği kasten tehlikeye sokmak ve yakarak mala zarar verme suçlarını oluşturduğu, TCK’nun 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kuralı uyarınca en ağır cezayı gerektiren fiilden hüküm kurulması gerektiği, buna göre de TCK’nun 152/1-a, 2-a madde ve fıkrasında tanımlanan yakarak mala zarar verme suçundan dolayı cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, ayrıca genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan da sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulmak sureti ile fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısı ve müdahil vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 14.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.