Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2020/2981 E. 2020/7647 K. 22.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/2981
KARAR NO : 2020/7647
KARAR TARİHİ : 22.09.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Görevi yaptırmamak için direnme, kamu malına zarar verme, hakaret
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Müşteki …’nın duruşmadan usulüne uygun haberdar edilmediği ve kovuşturma aşamasında beyanı alınmadan karar verildiği, 5271 sayılı CMK’nın 260/1. maddesine göre katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolunun açık olduğu, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19.10.2010 tarih, 2010/9-149 Esas ve 2010/205 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere müştekinin katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gördüğü konusunda araştırma yapmayı gerektirecek bir tereddüt bulunmadığı görüldüğünden, CMK’nın 237/2. maddesi uyarınca müşteki vekilinin 16.05.2019 tarihli katılma talepli temyiz dilekçesi verdiği anlaşılmakla, suçtan zarar gören müşteki İçişleri Bakanlığının davaya katılan sıfatıyla kabulüne karar verilmekle yapılan temyiz incelemesinde;
I-Sanık … hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan sanık … hakkında ise görevi yaptırmamak için direnme ve kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçlarından kurulan hükümlere ilişkin İçişleri Bakanlığının temyiz isteminin incelenmesinde;
5237 sayılı TCK’nın 265/1.ve 125/3-a, 125/4 maddelerinde düzenlenen görevi yaptırmamak için direnme ve kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçlarından doğrudan zarar görmeyen şikayetçi …’nın davaya katılma hakkı bulunmadığından temyiz isteminin CMUK’un 317. maddesi gereğince REDDİNE,
II-Sanık … hakkında kamu malına zarar verme, görevi yaptırmamak için direnme ve kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelemesinde;
Sanık hakkında tekerrüre esas alınan Mersin 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2006/770 E-2010/128 K sayılı ilamındaki mahkumiyeti, TCK’nın 141/1 maddesinde düzenlenen hırsızlık suçuna ilişkin olması ve hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK’nın 141. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca; ”Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilip hakkında bahsedilen ilamın esas alınarak TCK’nın 58. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususu infaz aşamasında gözetilmesi olanaklı kabul edilerek bozma sebebi yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre sanığın ve katılan vekilinin temyiz itirazı yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, eleştiri dışında usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA, 22.09.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.