Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2020/10730 E. 2020/11329 K. 10.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/10730
KARAR NO : 2020/11329
KARAR TARİHİ : 10.11.2020

Karşılıksız yararlanma suçundan şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 11/06/2020 tarihli ve 2019/45387 soruşturma, 2020/4796 esas, 2020/3252 sayılı iddianamenin iadesine dair Şanlıurfa 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/06/2020 tarihli ve 2020/455 iddianame değerlendirme sayılı kararına karşı yapılan itirazın kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına ilişkin mercii Şanlıurfa 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/06/2020 tarihli ve 2020/431 değişik iş sayılı kararına karşı, Adalet Bakanlığı’nın 5/09/2020 gün ve 94660652-105-63-11170-2020-Kyb sayılı yazısı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 02/10/2020 gün ve 2020-82978 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderildiği,

MEZKUR İHBARNAMEDE;

Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 12/04/2018 tarihli ve 2018/2565 esas, 2018/5584 karar sayılı ilâmında yer alan, “Karşılıksız yararlanma suçu bakımından özel bir etkin pişmanlık düzenlemesi olan TCK’nın 168/5. maddesi gereğince ve kanun koyucunun amacı doğrultusunda şikâyetçi kurumun uğradığı zararı, vergisi dahil suç tutanağı ile belirlenmiş veya belirlenecek olan cezasız tutarının ödenmesi halinde şüpheli hakkında kamu davası açılamaz. Maddede “ … bahsedilen zarar, vergili ve cezasız miktardır … Bu durumda Cumhuriyet savcısı sulh ceza hâkiminden keşif yapılıp rapor alınması için talepte bulunmalı ve alınacak rapor sonucunda sanığa ödeme bildiriminde bulunmalıdır.” Yargıtay’ımızın istikrar bulmuş içtihatları da bu yönde olup, gecikme faizi ve benzeri zararlar 168. madde kapsamında değerlendirilemez. (Y. 17. C.D.’nin 16.06.2017, 2015/18830 E. ve 2016/9113 K. sayılı kararında olduğu gibi.)…Maddeye göre, ödenmesi halinde şüpheli hakkında takipsizlik kararı verilmesi sonucunu doğuracak olan vergili zarar miktarı gerekirse keşifte yaptırılmak (yada yapılmak) suretiyle tespit edilip, şüphelinin bu miktarı şikâyetçi kuruma ödemesi halinde hakkında dava açılmayacağına dair bir bildirimde bulunulmamıştır. Bu sebeple iddianamenin iadesi ve bu karara yönelik itirazın reddi kararları usul ve yasaya uygundur.” şeklindeki açıklamalara nazaran, Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığınca anılan Yargıtay ilâmında belirtilen şekilde mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor doğrultusunda normal tarifeye göre vergisiz ve cezasız gerçek zarar miktarı tespit edilip, şüphelinin bu miktarı şikâyetçi kuruma ödemesi halinde haklarında dava açılmayacağına dair bir bildirimde bulunulmadan iddianame tanzim edildiği gözetilmeden, iddianamenin iadesi kararına karşı yapılan itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden anılan kararın bozulması gerektiğinin ihbar olunduğu anlaşılmıştır.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Yeni Türk Ceza Adalet Sistemi’nde benimsenen, “Kişilerin Lekelenmeme Hakkı” ile “Eksiksiz soruşturma ve Tek Celsede Duruşma” prensipleri uyarınca, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcılarının mâkul sürede bütün delilleri toplamaları, sadece mahkûmiyetle sonuçlanacağını değerlendirdikleri hususları dava konusu yapmaları, beraatle sonuçlanacağını değerlendirdikleri eylemleri dava konusu yapmamaları, yâni bir nev’i filtre görevi yapmaları gerekir.
Bu prensiplerin hayata geçirilebilmesi için mevzuatımızda ilk defa, 5271 sayılı CMK’nın 160/2. maddesi hükmü ile; soruşturma evresinde cumhuriyet savcılarına şüphelinin lehine olan delilleri (de) toplama ve şüphelinin haklarını koruma yükümlülüğü getirilmiş, ayrıca; 170 ve 174. madde hükümleri ile de, iddianamenin iadesi kurumuna yer verilmiştir.
Soruşturma evresi uzun sürebilir. Ancak, kovuşturma evresinin yeni bir delil toplanmasına gerek kalmadan ve bir iki celsede bitirilmesi hedeflenmiştir.
Nihayet, 5271 sayılı CMK’nın 174. maddesinin 7188 sayılı Kanun ile değişik 1. fıkrasının (b) bendi hükmüne göre de “Suçun sübutuna doğrudan etki edecek mevcut bir delil toplanmadan” hazırlanan iddianamenin iade edilmesi gerekir.
Karşılıksız yararlanma suçu bakımından özel bir etkin pişmanlık düzenlemesi olan TCK’nın 168/5. maddesi gereğince ve kanun koyucunun amacı doğrultusunda şikayetçi kurumun uğradığı zararı, vergisi dahil suç tutanağı ile belirlenmiş veya belirlenecek olan cezasız tutarının ödenmesi halinde şüpheli hakkında kamu davası açılamaz.
Maddede “ … bahsedilen zarar, vergili ve cezasız miktardır … Bu durumda Cumhuriyet savcısı sulh ceza hakiminden keşif yapılıp rapor alınması için talepte bulunmalı ve alınacak rapor sonucunda sanığa ödeme bildiriminde bulunmalıdır.”(F. Balcı/Y. Üyesi – S. Öztürk/Y. Savcısı – Hırsızlık, Karşılıksız Yararlanma ve Yağma Suçları/2017, sayfa: 412).
Yargıtayımızın istikrar bulmuş içtihatları da bu yönde olup, gecikme faizi ve benzeri zararlar 168. madde kapsamında değerlendirilemez. (Y. 17. CD’nin 16.06.2017, 2015/18830 E. ve 2016/9113 K. sayılı kararında olduğu gibi.)
Yapılan kontrolde şüphelinin abonesiz ve sayaçsız şekilde kaçak elektrik enerjisi kullandığı, bu hususta Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından rapor düzenlemek üzere dosyanın tevdii edildiği, bilirkişi tarafından düzenlenen raporda şüphelinin kaçak elektrik kullandığı, bunun sonucunda müşteki kurumun vergili cezasız kaçak tahakkuk değerinin 806, 26 TL olduğunun tespit edildiği, ancak şüpheliye yapılan tebliğde karşılıksız yararlanma suçu bakımından özel bir etkin pişmanlık düzenlemesi olan TCK’nun 168/5. maddesi gereğince ve kanun koyucunun amacı doğrultusunda katılan kurumun uğradığı zararı, vergisi dahil suç tutanağı ile belirlenmiş veya belirlenecek olan cezasız tutarı ödemesi halinde hakkında kamu davası açılamayacağının, ödeme süresi ve yerinin soruşturma merciince sanığa bildirilmesi gerektiği halde bu husuların belirtilmediği ve sanığa hakkında dava açılmasını engelleme imkanı tanınmadığı anlaşılmıştır.
Bu sebeple iddianamenin iadesi kararı usul ve yasaya uygundur. Açıklanan nedenlerle; iddianamenin iadesi kararına yönelik itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi nedeniyle kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ihbar yazısı incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmüş olduğundan KABULÜ ile Şanlıurfa 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/06/2020 tarihli ve 2020/431 değişik iş sayılı kararı ile verilen hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 10/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.