Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2019/13401 E. 2020/5519 K. 15.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/13401
KARAR NO : 2020/5519
KARAR TARİHİ : 15.06.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Sanık hakkında 19.04.2006 işlediği iddia edilen nitelikli hırsızlık suçundan verilen 2 yıl hapis cezası, süresinden sonra temyiz edilmesi ve eski hale getirme talebinin de yerinde görülmemesi dolayısıyla temyiz edilmeksizin 29.06.2007 tarihinde kesinleşmiştir.
Bu hükmün infazı aşamasında, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 17.03.2015 tarihinde 5275 sayılı Kanun’un 98. maddesi uyarınca, sonradan 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun’un 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 231/5-14 maddesi hükümleri uyarınca infazda tereddüt oluştuğundan bahisle, hükmü veren mahkemeden uyarlama talep edildiği, uyarlama yargılaması sonucunda 29.06.2015 tarihinde hükmün açıklanmasının geri bıırakılmasına karar verildiği, bu kararın 04.09.2015 tarihinde kesinleştiği, denetim süresi içinde ve 14.05.2016 tarihinde işlediği kasıtlı suç(5237 sayılı TCK’nın 170/1-b. maddesi ) nedeniyle, 29.04.2019 tarihinde hükmün açıklandığı anlaşılmış olup, bu hükmün tâbi olduğu kanun yolu ön mesele olarak ele alınmıştır.
5271 sayılı CMK’nın hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını düzenleyen 231. Maddesinin 5. Fıkrasının son cümlesinde “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.”denilmektedir.
Kanun’un âmir hükmü ve Yargıtay’ımızın istikrar bulmuş içtihatları uyarınca, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları, nihai bir hüküm değil, asıl hükmü askıda bırakan bir mahkeme kararıdır. Denetim süresinde kasıtlı bir suç işlenmediği (ya da denetim süresinde varsa öngörülen tedbirlere uyulduğu) takdirde, askıda olan mahkûmiyet hükmü hukuk aleminde neşv-ü nemâ bulmadan düşme kararı verilmesi gerekecektir.
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı hakkında Kanun’un 98. maddesi uyarınca verilen uyarlama kararları aynı Kanun’un 101. maddesi uyarınca itiraza tabidir.
Esasen 5271 sayılı CMK’nın 231/12. maddesi uyarınca verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları da itiraza tabidir.
Her iki âmir hüküm dolayısıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının itirazı kabil kararlardan olduğunda kuşku bulunmamaktadır.
Somut olayımızda, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilmeksizin kesinleşme söz konusudur. Buna karşılık denetim süresinde kasıtlı suç işlenmesi nedeniyle açıklanan CMK’nın 223. maddesi anlamındaki nihai hüküm aleyhine kanun yoluna başvurulmuştur.
Açıklanan bu hükmün tâbi olacağı kanun yoluna gelince;
5271 sayılı CMK’nın sistemine göre, 223. maddede belirtilen nihai hükümler (mahkûmiyet, beraat, red, düşme ve ceza verilmesine yer olmadığına dair kararlar) kural olarak olağan kanun yolu denetimine tâbidirler.
Olağan kanuyolları istinaf ve temyizdir.
5271 sayılı CMK m. 272 ve devamı maddelerine göre, mahkûmiyet hükümlerinin miktar itibariyle kesinlik istisnaları dışında istinaf kanun yoluna tâbi olduğunda da kuşku bulunmamaktadır.
Ancak; istinaf mahkemeleri 20 Temmuz 2016 tarihinden itibaren faaliyete geçtiğinden bu tarihten önce verilen nihai hükümler kesinleşinceye kadar, 5320 sayılı Kanun’un 8/1 maddesi uyarınca 1412 sayılı CMUK’daki usule göre, istinaf değil, temyiz kanun yoluna tâbidirler.
Önceden temyiz edilmeksizin kesinleşmiş te olsa, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmekle, denetim süresinde kasıtlı suç işlenip te açıklanmadıkça artık infaz kabiliyeti veya başka bir anlatımla sonuç doğurma yeteneği ortadan kalkmıştır.
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’un 98. maddesi uyarınca verilen karar, mahkûmiyet hükmü değil, hükmün açıklananmasının geri bırakılması kararıdır. Bu karardan sonra, denetim süresinde kasıtlı suç işlenmesi nedeniyle, 2 yıl hapis cezasına dair mahkûmiyet hükmü açıklanmıştır.
Sanık hakkında her ne kadar istinaf mahkemeleri faaliyete geçmeden 29.06.2015 tarihinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise de; 29.04.2019 tarihinde, yani Bölge adliye mahkemelerinin göreve başladığı 20.07.2016 tarihinden sonra hükmün açıklanması nedeniyle, karar tarihi itibariyle bu hükmün istinaf kanun yoluna tâbi olduğu anlaşılmakla, dosyanın incelenmeksizin mahalline İADESİNE, 5271 sayılı CMK’nın 264/1-2. maddesi hükümleri uyarınca kanun yolunda yanılmanın başvuranın haklarını ortadan kaldırmayacağından gerekli inceleme yapılmak üzere dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi Başkanlığı’na gönderilmesine, tebliğnameye aykırı olarak 15.06.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.