Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2019/12499 E. 2020/3944 K. 12.03.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/12499
KARAR NO : 2020/3944
KARAR TARİHİ : 12.03.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
I-Sanık … hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde;
5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
5237 sayılı TCK’nın 40/1. maddesi gereği suçun işlenişine iştirak eden diğer kişilerin şahsı cezasızlık nedeni gözönünde bulundurulmaksızın sanık kendi kusurlu eylemine göre cezalandırılacağından;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; sanık müdafiinin temyiz itirazı yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,
II-Sanıklar … ve … hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümlerin temyiz incelemesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Müşteki ve sanık …’un kayınbirader ile enişte oldukları, sanık … ile baldız ile enişte oldukları 4721 sayılı Türk Medeni Kanuna göre bu akrabalığın ikinci derece kayın hısımlığı olduğu ve ceza sorumluluğunu etkileyen şahsi sebepleri düzenleyen 5237 sayılı TCK’nın 167/2. maddesindeki diğer hallerden “veya” ile ayrıldığından ikinci derece kayın hısımlığında aynı konutta beraber yaşamanın önemli olmadığı, mezkûr fıkraya giren şahsi sebebin varlığı halinde suçun takibinin şikayete tabi olduğu ve uzlaşma kapsamına girdiği değerlendirilerek yapılan incelemede;
Hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK’nın 142/2-d., 167/2. maddelerinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun da uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca; ”Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin açıklanan nedenle 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca, tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 12/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.