Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2018/6445 E. 2018/16011 K. 15.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/6445
KARAR NO : 2018/16011
KARAR TARİHİ : 15.11.2018

KANUN YARARINA BOZMA

Nitelikli hırsızlık suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/2-h, 143 ve 62. maddeleri gereğince 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Antalya 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/12/2014 tarihli ve 2014/654 esas, 2014/799 sayılı kararına karşı, Adalet Bakanlığı’nın 14.09.2018 gün ve 94660652-105-07-3615-2018-Kyb sayılı yazısı ile kanun yararına bozma ihbarında bulunulduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 26.09.2018 gün ve 2018/76292 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderildiği,
MEZKUR İHBARNAMEDE;
Dosya kapsamına göre,
1-Somut olayda, sanık hakkında müştekinin şikayeti üzerine başlatılan soruşturmada, müştekinin beyanından başka da bir delil bulunmamasına karşın sanığın samimi bir şekilde ikrarda bulunarak suçlamayı kabul ettiği ve suça konu kolyeyi satmış olduğu yeri kolluk güçlerine gösterdiği, aşamalarda alınan savunmalarında ise pişman olduğunu, müştekinin zararını gidermek istediğini beyan ettiği; müştekinin kovuşturma aşamasında alınan beyanında ise olaydan 10 gün sonra kolluk güçleri tarafından kolyesinin kendisine verildiğini, bir zararının kalmadığını, sanıktan da şikayetçi olmadığını ifade ettiği ancak Antalya 4. Asliye Ceza Mahkemesince, bu şekilde suça konu eşyanın iadesinin 5237 sayılı Kanun’un 168. maddesi anlamında etkin pişmanlık sayılamayacağından bahisle bu yöne ilişkin uygulama yapılmadığı görülmüş ise de; meydana gelen olaydan sonra sanığın samimi şekilde olayı ikrar etmesi ve eşyanın satıldığı yeri göstermesi neticesinde müştekinin kolyesini tekrar elde ettiği hususunun her türlü şüpheden uzak olduğu ancak yukarıda açıklandığı şekilde gerçekleşen pişmanlığın ve eşyanın akıbeti hakkında sanık tarafından verilen bilgi ve neticesinde malın müştekiye teslim edilmesinin etkin pişmanlık kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği noktasında uyuşmazlığın toplandığı ve bu hususun açıklığa kavuşturulması gerektiği, bu bağlamda, sanıktan hırsızlığa konu eşyayı satın alan 3. kişi kuyumcunun malın hırsızlık malı olduğunu bilebilecek durumda olmadığı ve esasen iyi niyetli zilyet konumunda bulunduğu, herhangi bir taşınır davasına sebebiyet vermeden de hırsızlığa konu malı ilk zilyedi müştekiye iade ettiği, bu aşamadan sonra da ilk zilyet müştekiye karşı bir hak ileri süremeyeceği ancak zararının tazminine yönelik eşyayı hırsızlayan ve haksız zilyet konumunda bulunan sanığa karşı bedelsiz zenginleşmeye veya zilyetliğin kaybına dayalı dava da açabileceği, bir başka anlatımla sanığın hırsızladığı malı nereye sattığını gösterip malın da müştekiye teslim edilmesinden sonra müşteki yönünden zararın aynen teslim yoluyla giderildiği ve iyi niyetli zilyedin zararını yalnızca sanıktan talep edebileceği, öyle ise ortada 5237 sayılı Kanun’un 168. maddesi kapsamında soruşturma aşamasında gerçekleşen bir etkin pişmanlığın varlığının kabulü gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde;
2-Antalya 4. Asliye Ceza Mahkemesinin anılan kararındaki kabule göre, kanun koyucu tarafından aranılan anlamda bir etkin pişmanlık olmadığı kabul edilse dahi, sanığın 29/09/2014 tarihli 1. oturumdaki savunmasında ve 18/08/2014 tarihli soruşturma aşamasındaki ifadesinde pişman olduğunu ve müştekinin zararını karşılamak istediğini beyan ettiği, müştekinin de zararının giderildiğini ve şikayetçi olmadığını beyan ettiği nazara alındığında; mahkemece bu duruma karşın zararın giderilmediği düşünülüyorsa zararın ve bu zararın hangi aşamada karşılanmak istediğinin tesbit edilerek bir ödeme noktası tayin edilip, sanığa zarar giderme imkanı sunularak sonuca göre, sanık hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 168. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulama şartlarının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi ve sanığın hukuki durumunun buna göre tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde isabet görülmediğinden anılan kararın bozulması gerektiğinin ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Antalya 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 24.12.2014 tarih, 2014/654 esas ve 2014/799 karar sayılı kararının, sanık tarafından temyizi üzerine Yargıtay 2. Ceza Dairesi’nin 22.02.2017 tarih, 2017/415 esas ve 2017/2048 karar sayılı kararı ile incelendiği anlaşılmakla, sanık hakkında yapılan kanun yararına bozma talebinin de aynı daire tarafından incelenmesi uygun görüldüğünden Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın ilgili Daireye gönderilmesine, 15/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.