Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2018/13059 E. 2019/6299 K. 11.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/13059
KARAR NO : 2019/6299
KARAR TARİHİ : 11.04.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Somut olayda sanığın aksi kanıtlanamadığı için doğru kabul edilmesi gereken savunmasına göre, olay tarihinde hamile olan eşinin aşermesi nedeniyle canının karpuz istediği, bu sebeple gece vakti, cadde üzerinde karpuz satıcısı olan mağdura ait olan üzeri branda ile örtülü karpuz sergisinden, ilk fırsatta borcunu ödemek kaydıyla 2-3 adet karpuz aldığı, kolluk kendisini ifadeye davet etmeden önce de mağdura karpuzların parasını ödediği, diğer bir ifadeyle mağdurun sanık tarafından alınan karpuzların bedelini tahsil ettiği anlaşılmaktadır.
5237 sayılı TCK’nın “Hata” başlıklı 30. maddesi dört fıkra halinde;
“(1)Fiilin icrası sırasında suçun kanunî tanımındaki maddî unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hâli saklıdır.
(2)Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hâllerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.
(3)Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.
(4)(5377 SK ile eklenen …)İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz”
Şeklinde çeşitli hata halleri düzenlenmiş olup, maddenin birinci fıkrasında suçun maddi unsurlarında hataya ilişkin hükme yer verilmiştir.
İkinci fıkra ile kişinin, suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hallerinin gerçekleştiği hususundaki hatasından yararlanması öngörülmüş olup, buna göre örneğin, öldürdüğü kişinin kardeşi olduğunu bilmeyen fail, kasten öldürme suçunun nitelikli hallerinden olan kardeşini öldürmekten değil, kasten öldürmenin temel şeklinden sorumlu olacak, değersiz zannederek değerli bir kolyeyi çalan fail hakkında da değer azlığı hükmü uygulanacaktır.
Üçüncü fıkrada, ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait şartların gerçekleştiği konusunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin, bu hatasından yararlanacağı hüküm altına alınmış olup, fıkrada hem hukuka uygunluk sebebinin maddi şartlarında hata, hem de kusurluluğu etkileyen hata halleri düzenlenmiştir. Failin bu fıkra hükmünden yararlanabilmesi için, bulunduğu durum itibarıyla hatasının kaçınılmaz olması şartı aranmıştır.
Maddeye 5377 sayılı Kanun ile eklenen dördüncü fıkrada ise, işlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılmayacağı hüküm altına alınmıştır.
Uyuşmazlığa ilişkin olarak maddenin üçüncü fıkrasının daha ayrıntılı ele alınması gerekmektedir.
Maddenin üçüncü fıkrasının gerekçesinde;
“Hükûmet Tasarısının 23 üncü maddesinin 3 üncü fıkra veya bendinde düzenlenen “hukuka uygunluk nedenlerinde hata” ile ilgili hüküm, bölüm başlığına paralel olarak değiştirilmiştir. Madde metnindeki “hukuka uygunluk nedenleri” yerine, “ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenler” ibaresi konulmuştur. Somut olayda söz konusu nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanabilecektir. Ancak, bunun için hatanın kaçınılmaz olması gerekir. Hatanın kaçınılabilir olması durumunda ise, kişi işlediği fiilden dolayı sorumlu tutulacak ve fakat bu hata, temel cezanın belirlenmesinde göz önünde bulundurulacaktır.” denilmektedir.
TCK’nın 26(2) maddesinde düzenlenen ilgilinin rızası bir hukuka uygunluk nedenidir. Malın alınmasına ilişkin rıza, alma fiilinden önce veya en geç alma fiilinin icrası sırasında gösterilmelidir ki, fiil hukuka uygun olsun. Alma fiilinin gerçekleşmesinden sonra, mal sahibinin bu fiile muvafakat etmesi, fiili hukuka uygun hale getirmemektedir. Belirtmek gerekir ki, “helalleşmek”, önceden işlenmiş olan haksız fiili hukuka uygun hale getirmemektedir; bu haksız fiil dolayısıyla kişi hakkında sadece özel hukuk ve bazı durumlarda kamu hukuku yaptırımı uygulanmasının önüne geçer.
Bu itibarla, sorunu rızanın varlığı konusunda hataya ilişkin hükümlere (TCK, m. 30, f. 1, 3) göre değerlendirmek gerekir. Malın alındığı sırada sahibinin rızasının varlığı düşüncesiyle hareket edilmesi halinde, malın alınması bakımından rızanın bir hukuka uygunluk sebebi olması itibarıyla, sorunun bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şartlarında kaçınılmaz bir hataya düşülüp düşülmediği noktasında değerlendirmeye tabi tutulması gerekir. Yani, alma fiilinin icra edildiği sırada var olduğu kabul edilen rıza, gerçekte mevcut değildir. Bu hata, kastı kaldırmaktadır. Başka bir ifadeyle, kaçınılmaz olan bu hatanın varlığı halinde, karpuzu alan kişinin, yani sanığın hırsızlık suçu bakımından kastından söz edilemez. Kastın yokluğu halinde hırsızlık suçu oluşmaz.
Sanığın kast yokluğu nedeniyle unsurları yönünden oluşmayan müsnet suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan nedenle 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca, tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 11/04/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.