Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2016/292 E. 2017/8160 K. 10.07.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/292
KARAR NO : 2017/8160
KARAR TARİHİ : 10.07.2017

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede, usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Sanığın 07.03.2011 tarihli emniyetçe alınan ifadesinde üzerinde ele geçen bozuk paralarının dava dışı başkaca suç mahalinden çalmış olduğunu kabul etmiş olması ve bozma sonrası Çubuk İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün 19.08.2015 tarihli yazısı içeriğine göre de bu ikrar ile örtüşür şekilde soruşturma aşamasında sanığın üzerinde ele geçen paranın dava dışı bahsedilen diğer şikayetçiye teslim edilmiş olduğunun belirtilmiş olması hep birlikte değerlendirildiğinde, soruşturmanın hiçbir aşamasında kısmi iadenin bulunmadığı anlaşılmış ise de katılan vekilinin bozma sonrası 17.04.2015 tarihli celse de kısmi iadeyi kabul edip, başka zarar giderme taleplerinin olmadığını ancak devamındaki beyanında kısmi iadenin yapılıp yapılmadığını müvekkili ile görüşerek tespiti için de mahkemeden süre istemiş olması ve sonraki celse kısmi iadenin hiç bulunmadığını belirtmek suretiyle sanıktan şikayetçi olduklarını ifade etmesi karşısında, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasının kısmi iade dışında katılanın rızasına bağlı bulunmadığı ve katılan vekilinin yanılma sonucu zararın giderimine ilişkin talebi bulunup bulunmadığı hususunda aşamalarda oluşan tereddüttün de sanık lehine düşünülmesi gerektiği gözetilerek; öncelikle sanığın kovuşturma aşamasındaki zararı tazmin etme teklifi karşısında katılandan zarar giderim talebi olup olmadığı tereddütte mahal bırakmayacak şekilde sorulup şayet bahsedilen talebin bulunması halinde gerekmesi halinde ödeme yeri de belirlenmek suretiyle tazmin için sanığa süre verilmesi buna karşılık katılanın bahsedilen talebinin bulunmaması halinde ise bu kez etkin pişmanlığın kovuşturma aşamasında gerçekleştirilmiş olduğu kabul edilmek suretiyle sanık hakkında TCK’nın 168/2. maddesinin uygulanması gerektiği düşünülmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 günlü, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan kısmi iptal kararı uyarınca, 5237 sayılı TCK 53. madde 1. fıkra b. bendinde düzenlenen “seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına” hükmünün iptal edilmesi nedeniyle uygulanamayacağının gözetilmesi zorunluluğu ve kasten işlemiş olduğu suç dolayısıyla hapis cezasıyla mahkûmiyetin yasal sonucu olarak sanığın, 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin (a), (c), (d) ve (e) bentlerinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezanın infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkûm olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye kısmen uygun olarak BOZULMASINA, 10.07.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.