YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/20027
KARAR NO : 2018/9042
KARAR TARİHİ : 18.06.2018
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, mala zarar verme
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
02.12.2016 gün ve 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 36. maddesiyle, 5271 sayılı CMK’nın 307. maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesi değiştirilerek;
“Direnme kararları, kararına direnilen daireye gönderilir. Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir”… şeklindeki düzenleme karşısında, yerel mahkemece verilen direnme kararı üzerine dosya Dairemize gönderilmekle;
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c)Bozma sonrasında yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d)İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak, suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.
İncelenen dosya kapsamından;
9. Ceza Dairesinin 03.05.2016 tarih, 2016/632 esas 2016/4213 karar sayılı kararı ile 12.06.2014 tarihli ilk hükmün; “Dairemizin 05.07.2012 gün, 2015/16438 esas, 2015/7201 sayılı kararı ile; yargılama konusu dosyanın 2005/274-2008/276 sayılı bozma öncesi bölümünün dosya içinde bulunmadığı anlaşıldığından eksikliğin giderilmesi için tevdii edildiği, sonraki yazışmalarla bir kısım eksik belgelerin onaysız örneklerinin temin edilebildiği ancak yazışmalar sonrasında tüm eksikliklerin tamamlanamadığı, dosyanın mevcut halinde yargılama evraklarının bir kısmının onaysız örnekleri bulunuyorsa da yargılamaya ilişkin bir kısım evrakların ve soruşturma evraklarının hiçbir şekilde dosya arasında bulunmadığı anlaşıldığından Yangın, Yer Sarsıntısı, Seylap veya Heyelan Sebebiyle Mahkeme ve Adliye Dairelerinde Ziyaa Uğrayan Dosyalar Hakkında Yapılacak Muamelelere Dair 4473 sayılı Kanunun 38. maddesi uyarınca dosyanın mahkemece ikmal edildikten sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,” nedeniyle bozulmasından sonra, yerel mahkemece tensiben direnilmesine karar verildiği, ”Bozma ilamında özetle; Dosyadaki eksikliklerin 4473 sayılı yasanın 38. Maddesi uyarınca mahkemece ikmal edildikten sonra sanığın hukuki durumunun taktir ve tayininin yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Bozma ilamında mahkememizce Yargıtay CBS ye cevaben yazılan 15/02/2016 tarih 2012/336 Esas sayılı yazımıza hiç değinilmediği, şayet bu yazımız yeterince incelenmiş olsaydı dosyamızın mahkememizce hiçbir evrak eksikliği olmaksızın tam olarak sonlandırıldığı, temyizen gönderildiği Yargıtay da hizmetli … tarafından dosyanın teslim alındığı, yine dosyamızın Yargıtay CBS 15. Bölüm 2014/299073 sayılı ONAMA talepli tebliğname ile Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderildiği görülecek, ısrarla olmayan evraklar mahkememizden istenmeyecek ve bu şekilde bir bozma yapılmayacağı, zira dosyada eksiklik olsaydı hizmetlinin kabulü sırasında gözden kaçmış olsa dahi tebliğname düzenlenirken gözden kaçmasının mümkün olmayacağı anlaşılacaktır.
Mahkememiz dosyası uhdemizde bulunduğu sırada 4473 sayılı yasanın uygulanmasını gerektirecek şekilde bir afete uğramadığından bu yönde işlem yapılması imkan dahilinde değildir. Yine mahkememiz dosyasında hiç bir evrak eksiği olmaksızın yargılama yapıldığı ve karar verildiği mevcut kayıtlardan açıkça anlaşılmakla bozma ilamı yerinde görülmemiş ve CMK’nın 307/3. Maddesi gereği aşağıdaki şekilde direnme kararı verilmiştir” şeklinde gerekçeyle direnilmesine karar verildiği, daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçe ile ilk hükümdeki gibi karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu itibarla, yerel Mahkemenin son uygulaması direnme kararı niteliğinde olmayıp, ilk hükümde yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle kurulan hüküm olduğundan yeni hüküm niteliğinde kabul edilmek suretiyle yapılan temyiz incelemesinde;
Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 03/05/2016 tarih, 2016/632 Esas, 2016/4213 sayılı bozma kararı ile “…yargılamaya ilişkin bir kısım evrakların ve soruşturma evraklarının hiçbir şekilde dosya arasında bulunmadığı anlaşıldığından Yangın, Yer Sarsıntısı, Seylap veya Heyelan Sebebiyle Mahkeme ve Adliye Dairelerinde Ziyaa Uğrayan Dosyalar Hakkında Yapılacak Muamelelere Dair 4473 sayılı Kanunun 38. maddesi uyarınca dosyanın mahkemece ikmal edildikten sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayininde zorunluluk bulunması” nedeniyle hükmün bozulmasına” karar verildiği halde, “…mahkememizden ısrarla olmayan evraklar istenilmeyecek ve bu şekilde bozma yapılamayacağı, zira dosyada eksiklik olsaydı, hizmetlinin kabulü sırasında gözden kaçmış olsa dahi, tebliğname düzenlenirken gözden kaçmasının mümkün olmayacağı…” şeklindeki yasal olmayan gerekçe ile bozmadan önceki karar yeniden verilerek “…dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna sunulmak üzere Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilmesine” taraflara bozma kararı tebliğ edilmeden, duruşma açılmadan ve kanun yolları gösterilmeden karar verilmesi;
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafi ve o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 18/06/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.