Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2016/17098 E. 2017/6723 K. 06.06.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/17098
KARAR NO : 2017/6723
KARAR TARİHİ : 06.06.2017

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, işyeri dokunulmazlığının ihlali, mala zarar verme
HÜKÜMLER : Mahkumiyet, düşme

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine göre, tebligatın bilinen en son adrese yapılması gerekir. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır. Sanık …’in bilinen en son adresinin 22.9.2008 tarihli celsede beyan ettiği “… Mahallesi Harun sokak no:6 … adresi olmasına rağmen anılan yasal düzenlemeye uyulmadan tebligatın UYAP’ta kayıtlı olan yurt içi ikametgah adreslerinden birine çıkarıldığının anlaşılması karşısında; sanık …’in yokluğunda verilen hükmün tebliği için çıkarılan tebligatın usülüne uygun olmadığı da gözetilerek sanığın 09.06.2015 tarihli temyiz isteminin öğrenme üzerine ve süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
A- Cumhuriyet Savcısının işyeri dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar verme suçuna ilişkin temyiz isteğinin incelenmesinde:
Yargıtay 6. Ceza Dairesince sanık hakkındaki mala zarar verme suçundan verilen hükmün kesin nitelikte olması nedeniyle temyiz isteğinin reddine ve işyeri dokunulmazlığını ihlal suçundan verilen hükmün onanmasına karar verilerek kesinleşmesinden sonra, kesinleşmiş olan bu hükümlerle ilgili yeniden yargılama yapılarak kurulan bu ikinci hükümler, hukukî değerden yoksun ve yok hükmünde olduğundan ve hukuken varlık kazanmayan bir kararın temyiz davasına konu edilmesi de mümkün olmadığından bu suçlara yönelik sonradan kurulan hükümlere ilişkin konusu bulunmayan temyiz isteğinin REDDİNE,
B- Sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak,
1-Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verildiği halde, müştekinin beyanından zararın ilk hüküm tarihinden sonra giderildiği anlaşılmış ise de, bozma sonrası yargılamaya devam edilip henüz karar kesinleşmediğinden sanık hakkında TCK’nın 168/2. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Suçun gece vakti işlenmesi ve bozma öncesi hükümde de sanık hakkında TCK’nın 143. maddesi uygulandığı halde bozma sonrası anılan madde ile cezadan artırım yapılmaması,
3-TCK’nın 58. maddesinin uygulanmaması konusu bozma ilamında karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmadığı belirtilmesine rağmen bozma sonrası kurulan hükümde sanık hakkında tekerrür hükmünün uygulanması,
4-Hapis cezasına mahkumiyetin yasal sonucu olan TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluğuna karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz istemi bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme uygun olarak BOZULMASINA, 06.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.