Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2015/12742 E. 2017/2214 K. 07.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/12742
KARAR NO : 2017/2214
KARAR TARİHİ : 07.03.2017

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Sanık … hakkında daha ağır cezayı içeren Çeşme Asliye Ceza Mahkemesi’nin 06.04.2011 tarih, 2010/465 Esas ve 2011/168 Karar sayılı hükmünün tekerrüre esas alınması gerekirken, daha az cezayı içeren Dikili Asliye Ceza Mahkemesi’nin 30.11.2010 tarih, 2010/414 Esas ve 2010/436 Karar sayılı ilamının tekerrüre esas alınması; sanık … hakkında daha ağır cezayı içeren İzmir 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 25.06.2012 tarih, 2011/46 Esas ve 2012/1735 Karar sayılı hükmünün tekerrüre esas alınması gerekirken, daha az cezayı içeren Karşıyaka 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 08.06.2009 tarih, 2007/114 Esas ve 2009/450 Karar sayılı ilamının tekerrüre esas alınması, yine tekerrüre esas alınan bu ilamda TCK’nın 58. maddesinin uygulandığı anlaşılmakla, sanığın ikinci kez mükerrir olduğunun tespiti ile cezanın 2. kez mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Torbalı 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nce istinabe yoluyla sorgusu yapılan sanık …’a, sorgusundan önce savunmasını yargılamanın yapıldığı esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulmayarak, 5271 sayılı CMK’nın 196/2. maddesine aykırı şekilde yapılan sorgusu esas alınmak suretiyle, hakkında hükümlülük kararı verilerek savunma hakkının kısıtlanması,
2-Kabule göre de;
a-Sanıkların, olay günü mağazadan çaldıkları ürünleri yaşı küçük çocuğun elindeki poşete koydukları, ardından da çocuğun poşeti sırtına alıp ödeme yapmadan mağazadan çıktığı, sanık …’ın da 15.01.2014 tarihli celsede alınan savunmasında, iddianamede 10 yaşında olduğu belirtilen çocuğun kaynı Can Doğan olduğunu beyan ettiğinin anlaşılması karşısında, bu çocuğun suç tarihinde kusur yeteneği olup olmadığının belirlenmesinden sonra, sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın 37/2. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiğinin düşünülmemesi,
b-Müştekinin mağaza sorumlusu olarak çalıştığı işyerinden toplam değeri 45,82 TL olan deterjan, çamaşır suyu, hurç ve oyuncak çalan sanıklar hakkında, suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malların değerinin az olması nedeniyle, sanıklara TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin düşünülmemesi,
c-Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 günlü, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan kısmi iptal kararı uyarınca, 5237 sayılı TCK 53. madde 1. fıkra b bendinde düzenlenen “seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına” hükmünün iptal edilmesi nedeniyle uygulanamayacağının gözetilmesi zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar … ile …’un temyiz istemleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye kısmen uygun olarak BOZULMASINA, 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca sanıkların sonuç ceza bakımından kazanılmış haklarının korunmasına, 07.03.2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.