YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/12741
KARAR NO : 2017/2216
KARAR TARİHİ : 07.03.2017
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
I-Müşteki … vekilinin sanıklardan … hakkında kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Müşteki T.C Adalet Bakanlığı’nın kovuşturma evresinde duruşmadan haberdar edilmesine rağmen, 5271 sayılı CMK’nın 238. maddesi gereğince davaya katılma talebinde bulunmadığı anlaşılmakla, katılan sıfatını almayan …’nın hükmü temyiz yetkisinin bulunmaması nedeniyle vekilinin temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi gereğince tebliğnameye uygun olarak REDDİNE,
II-Müşteki … vekilinin sanıklar … ve … hakkında; tüm sanıkların da kendileri hakkında kurulan hükümlere yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Kovuşturma evresinde sanıklar … ve … haklarında açılan daha sonra bu dosya ile birleştirilmesine karar verilen davadan haberdar edilmeyen, katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunan müşteki …’nın 5271 sayılı CMK’nın 260/1. maddesi uyarınca yasa yollarına başvurma hakkı bulunduğundan ve hükmü adı geçen sanıklar yönünden temyiz yetkisi bulunduğunun anlaşılması karşısında; Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19.10.2010 tarih, 2010/9-149 Esas ve 2010/205 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere mağdurun katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gördüğü konusunda araştırma yapmayı gerektirecek bir tereddüt bulunmadığı görüldüğünden, CMK’nın 237/2. maddesi uyarınca 22.04.2014 tarihli temyiz dilekçesinin katılma talebi niteliğinde olduğu kabul edilerek suçtan zarar gören müşteki …’nın davaya katılan sıfatının kabulüne karar verilmekle yapılan incelemede;
19.01.2014 tarihli tutanak içeriği; sanıklardan Seven’in 19.01.2014 tarihli kolluk ifadesi ile diğer sanıklar Nazik ve Mihriban’ın tevil yollu ikrarları ile bir bütün halinde değerlendirildiğinde; sanıkların üzerlerine atılı suçtan mahkumiyetlerine karar verilmesi yönündeki mahkemenin takdirinde herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden, tebliğnamede yer alan eksik inceleme nedeniyle bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
Olay yeri basit krokisine göre; etrafı çevrili, ön ve arka bahçe giriş kapıları bulunan adliye bahçesinin içerisindeki demir çubukların çalınmak istenmesi şeklindeki eylemin, sadece 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b. maddesine uyan suçu oluşturduğu gözetilmeden, aynı yasanın 142/1-a maddesi ile de uygulama yapılması sonuca etkili görülmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 günlü, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan kısmi iptal kararı uyarınca, 5237 sayılı TCK 53. madde 1. fıkra b bendinde düzenlenen “seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına” hükmünün iptal edilmesi nedeniyle uygulanamayacağının gözetilmesi zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş, katılan … vekili ile sanıklar …, … ve …’ın temyiz istemleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasının TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümlerinden “b” bendinin çıkarılması suretiyle, eleştiri dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 07.03.2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.