Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2014/9305 E. 2014/31564 K. 11.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/9305
KARAR NO : 2014/31564
KARAR TARİHİ : 11.11.2014

Tebliğname No : 6 – 2013/178981
MAHKEMESİ : Gaziosmanpaşa 4. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 29/03/2013
NUMARASI : 2011/291 (E) ve 2013/340 (K)
SUÇ : Hırsızlık

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; atılı suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Dosya kapsamından, olay günü devriye gezen ekiplerin, sanığı, müştekiye ait işyerinin önünde bulunan tezgahtan 2 adet kol saati alarak, parasını ödemeden göğsünün içine koyarken gördükleri, devamında, sanığın işyeri önünden uzaklaşmaya başladığı, bunun üzerine ekiplerin, kesintisiz takip sonucu aynı cadde üzerinde sanığı yakaladıklarının anlaşılması karşısında teşebbüs aşamasında kalan eylem nedeniyle sanık hakkında TCK’nın 35. maddesi uyarınca ceza indirimine gidilmesi gerekirken yazılı biçimde tamamlanmış suçtan ceza verilmesi,
2-25.11.2011 tarihli yakalama tutanağına göre devriye gezen ekiplerin olay günü saat 18.20 de sanığı suça konu saatleri alırken gördükleri, UYAP kaydında olay günü güneşin saat 16.42 de battığı ve saat 17.42 den sonraki zaman diliminin gece olarak kabulü gerektiğinin anlaşılması karşısında sanık hakkında kurulan hükümde TCK’nın 143. maddesi uyarınca ceza arttırımına gidilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
3-5237 sayılı TCK’nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, cezanın temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK’nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 sayılı içtihadında belirtildiği üzere, “…daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” görüşünün, TCK’nın 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin, yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır.
TCK’nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır.
Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır.
TCK’nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.
Somut olayda ise; sanığın, müştekiye ait işyerinin önündeki tezgahtan 2 adet kol saati alarak olay yerinden uzaklaşmaya başladığı, sanığa, hırsızlık eylemi esnasında her hangi bir müdahalede bulunulmadığı, sanığın olay yerinden uzaklaşmaya başlaması üzerine kendisini fark eden polis ekibi tarafından yolda yürümekte iken yakalandığı, eylemin bu şekilde teşebbüs aşamasında kaldığı ve suça konu saatlerin toplam değerinin 20 TL olduğunun anlaşılması karşısında, sanık hakkında, suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması nedeniyle TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin değerlendirilmemesi,
4-Bu dava sebebiyle yapılan toplamda 20,00 TL davetiye giderinin 6352 sayılı Yasanın 100. maddesi ile CMK’nın 324. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen cümle gereğince, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutardan az olduğunun ve bu nedenle sanığa yargılama gideri olarak yükletilmeyeceğinin değerlendirilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık G.. T..’ın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye kısmen uygun olarak BOZULMASINA, ceza süresi bakımından 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’un 326/son maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkının gözetilmesine, 11.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.