Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2014/9266 E. 2014/24639 K. 09.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/9266
KARAR NO : 2014/24639
KARAR TARİHİ : 09.09.2014

Tebliğname No : 6 – 2013/405865
MAHKEMESİ : Silifke 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 17/05/2012
NUMARASI : 2011/499 (E) ve 2012/308 (K)
SUÇ : Hırsızlık

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; atılı suçun suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-5237 sayılı TCK’nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, cezanın temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK’nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 sayılı içtihadında belirtildiği üzere, “…daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” görüşünün, TCK’nın 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin, yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır.
TCK’nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır.
Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır.
TCK’nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.
Somut olayda ise; suça sürüklenen çocuğun, müşteki işyerinden çaldığı şortun değer tespitinin yaptırılmadığının anlaşılması karşısında, suça konu bir adet şortun suç tarihi itibariyle değerinin müşteki işyerinden sorularak elde edilecek sonuca göre suça sürüklenen çocuk hakkında kurulan hükümde TCK’nın 145. madde koşullarının oluşup oluşmadığının tartışılmaması,
2-Dosya kapsamından, 5.7.2011 tarihinde başka bir suç nedeniyle yakalanan suça sürüklenen çocuğun, samimi itirafta bulunup, bundan bir ay kadar önce Susanoğlu Migros markete girerek bir adet deniz şortu çaldığını söyleyerek suça konu şortu kolluk güçlerine teslim ettiği ve 6.7.2011 tarihli Mut Cumhuriyet Savcılığına verdiği ifadesinde de atılı suçu kabullendiği, böylelikle, o aşamaya değin müracaatı olmayan müştekiye suça konu eşyanın iadesini sağladığının anlaşılması karşısında suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı TCK.nun 168/1. maddesi kapsamında değerlendirme yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
3-Bu dava sebebiyle yapılan toplamda 16,90 TL davetiye giderinin 6352 sayılı yasanın 100. maddesi ile CMK’nın 324. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen cümle gereğince, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutardan az olduğunun ve bu nedenle suça sürüklenen çocuğa yargılama gideri olarak yükletilmeyeceğinin değerlendirilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk Ö.. K.. müdafiinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 09.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.