YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/9258
KARAR NO : 2014/24715
KARAR TARİHİ : 09.09.2014
Tebliğname No : 6 – 2013/174894
MAHKEMESİ : Aydın 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 19/03/2013
NUMARASI : 2012/1265 (E) ve 2013/262 (K)
SUÇ : Hırsızlık
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Sanık C.. Y.. hakkında müşteki U.. S.. ile soruşturma aşamasında beyanına başvurulan müştekinin kardeşi tanık A.. R.. S..’a yönelik birden fazla kişi ile birlikte konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından dava zamanaşımı süresi içinde işlem yapılması olanaklı kabul edilmiştir.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hâkimin takdirine göre; suçun, sanıklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Dosya kapsamından, 30.04.2012 tarihinde müştekinin ikametinin eklentisi niteliğindeki ağılından, 3 adet küçük baş hayvanının çalındığı, ilçe genelinde hayvan hırsızlığı olayları ile ilgili olarak yapılan çalışmalar neticesi 17.5.2012 tarihinde sanık V.. Y..’in ağılında yapılan aramada, içinde müştekiden çalınan koyunlar da olmak üzere toplamda 11 adet çalıntı hayvanın ele geçirildiği, sanık Veli’nin atılı suçu kabul etmediği, hayvan ağılının kendisine ait olduğu, tarihten 20 gün kadar önce oğlu olan diğer sanık Cemal’in, yanında bulunan arkadaşı ile birlikte gelerek ağılına hayvan bıraktığını, kendisinin, oğluna, yanındaki arkadaşının kim olduğunu ve hayvanları nereden aldığını sormadığı, hayvanları sürüye katarak otlatmaya başladığı, sonradan oğluna sorduğunda oğlunun, bu hayvanları kendi parasıyla satın aldığını söylediği yolunda beyanda bulunduğu, kovuşturma aşamasında dinlenmesinde ise, yaklaşan bayram nedeniyle oğluna ağıldaki ineği satarak koyun almasını söylediği, ağılında yapılan aramada ele geçirilen 3 adet koyunun, oğlunun bu yolla satın aldığı koyunlar olduğu yolunda birbiri ile örtüşmeyen beyanları dikkate alındığında sanık V.. Y..’in, hırsızlık malı olduğunu bildiği halde suça konu hayvanları ağılına koyması şeklinde gerçekleşen eyleminin TCK nın 165. maddesine mümas suç eşyasının bilerek kabul edilmesi suçunu oluşturduğu gözetilmeden sanığın eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğu gerekçesiyle sanık hakkında kurulan hükümde aynı Yasanın142/2-g maddesinin uygulanması suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması ile olay yeri görgü tespit tutanağı ve ekinde yer alan krokiye göre, müştekinin etrafı telle çevrili 3 dönümlük arazisi üzerinde evi, küçükbaş hayvan ağılı ve büyükbaş hayvan ağılı bulunduğu, suça konu hayvanların, müştekinin evine 12 metre mesafede bulunan küçükbaş hayvan ağıldan çalındığının anlaşılması karşısında, sanık C.. Y..’in, kimlik bilgileri tespit edilemeyen iki şahıs ile birlikte, barınak niteliğinde olmayan ancak evin eklentisi niteliğinde sayılan ağıldan 3 adet küçükbaş hayvanı çalması şeklinde gerçekleşen eyleminin, TCK nın 142/1-b maddesinde yazılı bulunan suça uyduğu gözetilmeden sanık C.. Y.. hakkında kurulan hükümde aynı Yasanın 142/2-g maddesi uygulanmak suretiyle fazla cezaya hükmedilmesi,
2-Bu dava sebebiyle yapılan 38,60 TL davetiye giderinden her bir sanığın sarfına neden olduğu 19,30 TL nin 6352 sayılı yasanın 100. maddesi ile CMK’nın 324. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen cümle gereğince, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutardan az olduğunun ve bu nedenle sanıklara yargılama gideri olarak yükletilmeyeceğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar C.. Y.. ve V.. Y..’in temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, ceza süresi yönünden sanıkların kazanılmış haklarının gözetilmesine 09.09.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
MÜHALEFET ŞERHİ:
TCK’nın 142. maddesinin 2. Fıkranın (g) bendine göre; hırsızlık suçunun barınak yerlerinde, sürüde veya açık yerlerde bulunan büyük veya küçükbaş hayvan hakkında işlenmesi, daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektiren daha özel ve nitelikli unsur olarak tanımlanmıştır.
765 sayılı eski TCK’nın 491/5. bendi mandıra, ağıl gibi hayvanata mahsus yerlerde bulunan yahut lüzumuna göre açık yerlerde veya kırlarda bırakılan hayvanlar hakkında işlenen hırsızlık suçunu düzenlerken aynı TCK’nın 492/9. bendi, konutun eklentisinden yapılan hayvan hırsızlığını düzenlemiş ve daha nitelikli hâl kabul etmiştir. Kanun koyucu 5237 sayılı yeni TCK’nın 142/2. fıkrasının (g) bendi ile böyle bir ayrıma gitmeden, tüm büyük ve küçükbaş hayvan hırsızlıklarını tek bir bent içerisinde toplamıştır; gerek madde metni ve gerekse gerekçesinde konutun eklentisinden ya da bağımsız bir barınaktan hırsızlık gibi bir ayrıma da yer verilmemiştir. Dolayısıyla böyle bir ayrıma yorumla ulaşılmaktadır. Bu yeni düzenleme ile geçimini hayvancılıktan sağlayan köylü ve çiftçi vatandaşların hakkının korunması amaçlanmıştır. (Madde üzerinde 15.09.2004 tarihinde genel kurulda ki görüşme tutanakları)
Yeni TCK da önceki tanımlarda yer verilen “Mandıra, ağıl ve konutun eklentisi” gibi kavramlardan vazgeçilmiş; uygulamada kolaylık sağlanması amacıyla bu üç yapıyı (bina) kapsayacak şekilde “Barınak” kavramına yer verilmiştir.
Türk Dil Kurumu sözlüğü ve benzer sözlüklerde barınak; “barınılacak, sığınılacak, içinde yaşanacak yer ” olarak tanımlanmıştır. Barınak kimi zaman yaşanılacak büyük bir konut olabileceği gibi kimi zamanda sığınacak küçük bir kulübe de olabilir. Aynı şekilde hayvan barınağı da; etrafı basit bir tel örgü ile çevrili korunak olabileceği gibi konutun altında ki ya da eklentisinde ki ahır veya etrafı çit ya da duvarla çevrili bir ağılda pekâlâ olabilir. Dolayısıyla barınak kavramını sadece “konutun eklentisi dışında ki yerler” anlayışı ile sınırlı tutmak ve bu şekilde dar yorumlamak maddenin düzenleniş amacına uygun düşmeyecektir.
Somut olayda ya da benzer hırsızlıklarda tek bir fiille aynı maddenin birden fazla fıkra ve bendinin ihlâl edildiği anlaşılmaktadır.
Bir fiille hem TCK’nın 142/1. fıkrasının hem de 142/2. fıkrasının ihlal edildiğine ilişkin uygulamadan ayrı ayrı örnek verilecek olursa;
Mağdurun evinin eklentisi niteliğinde olan bahçesinde sara nöbeti geçirmesi sırasında ya da bayılmış halde iken dışarıdan mağdurun bayıldığını gören sanığın bahçe kapısını kırıp bahçeye girerek mağdurun üzerinden ya da evinden eşya çalması eylemi TCK’nın 142/2-a bendi kapsamında değerlendirilmekte;
Hastanede muayene sırasını bekleyen mağdurun cebinden cüzdanının çekilmesi eyleminde TCK’nın 142/2-b bendi;
Binada çıkan yangın sırasında bu korku ve kargaşadan yararlanan sanığın, mağdurun konutundan ya da eklentisinden eşya çalması eylemi TCK’nın 142/2-c bendi;
Bina içerisinde bulunan çelik kasadan anahtar uydurmak suretiyle para yada ziynet eşyasının çalınması eylemi TCK’nın 142/2-d bendi;
Sanığın polis memuru olmamasına rağmen polis kıyafeti giymek suretiyle mağdurun evinde arama yapma bahanesiyle içeri girip malını çalması eylemi TCK’nın 142/2-f bendi gereğince uygulama yapılmaktadır.
Örnek uygulamalar çoğaltılabilir. Görülüyor ki bu açıklamalara göre tek bir fiille bina ya da eklentisinden işlenen hırsızlık suçunun işleniş şekline göre TCK’nın 142/1-b maddesinde ki suçun oluştuğu durumlarda ayrıca daha özel ve nitelikli hal olan TCK’nın 142/2. fıkrasında ki diğer a, b, c, d, e ve f bendinde ki suçların da oluşması halinde daha ağır ceza gerektiren fıkra uyarınca hüküm kurulmakta; koşulları var ise ayrıca TCK’nın 116 ve 151. maddelerinde düzenlenen suçlardan da cezalandırılması cihetine gidilmekte iken aynı fıkranın “g” bendi yerine 142/1-b bendi gereğince uygulama yapılması diğer bentlerde ki uygulama çelişkisini ortaya koymaktadır.
Özetle “büyük ve küçükbaş hayvanlar hakkında hırsızlık” suçu olarak tanımlanan TCK’nın 142/2-g maddesine göre; somut olayda sanık C.. Y..’in, kimlik bilgileri tespit edilemeyen iki şahıs ile birlikte, barınak niteliğinde kabul edilen ve evin eklentisi sayılan ağıldan 3 adet küçükbaş hayvanı çalması şeklinde gerçekleşen eyleminin yukarıda verilen örneklerde ki fiillerden suçun işleniş biçimi itibariyle hiçbir farkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerden dolayı sanık C.. Y.. hakkında yerel mahkemenin uygulamasının usul ve yasaya uygun olduğundan bu sanık yönünden hükmün onanmasına karar verilmesi gerekir görüşünde olduğumdan çoğunluk görüşüne katılmıyorum.