Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2014/7843 E. 2014/6965 K. 03.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/7843
KARAR NO : 2014/6965
KARAR TARİHİ : 03.03.2014

Esas No : 2014/7843
Karar No : 2014/6965
Tebliğname No : KD – 2010/307901

Hırsızlığa teşebbüs suçundan sanık Ö.. K.. hakkında yapılan duruşma sonunda; hırsızlığa teşebbüs suçundan mahkumiyetine ilişkin Adana 9. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 28.05.2010 tarih 2009/1083 Esas ve 2010/726 Karar sayılı hükmün sanık ve müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay 13. Ceza Dairesi’nin 13.01.2014 tarih ve 2012/23830 Esas, 2014/50 Karar sayılı ilamı ile hükmün bozulması yolundaki kararına karşı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 04.02.2014 tarih ve 2010/307901 sayılı yazısı ile verilen kararda maddi hata olup olmadığı yönündeki karar düzeltme talebinde bulunulması üzerine dosya 03.03.2014 gününde Daireye gönderilmekle okunarak gereği görüşülüp düşünüldü:

TÜRK MİLLETİ ADINA

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 04.02.2014 tarih ve 2010/307901 sayılı karar düzeltme istemi yerinde görülmüş olduğundan Dairemizin 13.01.2014 tarih ve 2012/23830 Esas, 2014/50 Karar sayılı Bozma kararı kaldırılarak yeniden yapılan incelemede;
Tekerrüre esas eski hükümlülüğü bulunduğu ve koşulları oluştuğu halde, 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinin uygulanmaması karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine,toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş,
Ancak;
1-5237 sayılı TCK’nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK’nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 sayılı içtihadında belirtildiği üzere, “…daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” görüşünün, TCK’nın 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin, yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır.
TCK’nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır.
Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır. TCK’nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.
Somut olayda ise; katılan markete girip, 23,40 TL değerindeki kaşar peynirlerini çalan sanık hakkında, suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması nedeniyle TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Suç tarihi olan 03.11.2009 günü güneşin saat 16:43’de battığı, sanık Ö.. K.. ve tanık Ö.. B..’ın aşamalarda hırsızlığın saat 19:00 sıraları gerçekleştiğini beyan ettikleri, dosya arasında bulunan 03.11.2009 tarihli tutanakta da suçun saat 19:00 sıraları işlendiğinin belirtilmesi karşısında; sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 143. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık Ö.. K.. ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK’un 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın korunmasına,03.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.