Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2014/35743 E. 2015/20565 K. 22.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/35743
KARAR NO : 2015/20565
KARAR TARİHİ : 22.12.2015

Tebliğname No : 13 – 2014/19094
MAHKEMESİ : Tatvan 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 11/10/2013
NUMARASI : 2012/10 (E) ve 2013/482 (K)
SUÇ : Hırsızlık, işyeri dokunulmazlığının ihlali, mala zarar verme

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Sanık M.. B..’a Ahlat Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda gerekçeli karar yerine dosya içinde bulunan diğer suça sürüklenen çocuk hakkındaki dosyanın birleştirme kararının tebliğ edildiğinin ve kısıtlı sanığın vasisi F.. B..’a gerekçeli kararın tebliği üzerine yapmış olduğu temyiz isteminin süresinde yapıldığı kabul edilerek yapılan incelemede;
18 yaşından küçük olan suça sürüklenen çocuğun yargılamasının 5271 sayılı CMK’nın 185. maddesi hükmü gereğince kapalı yapılması gerekirken, 04.01.2013 ve 17.05.2013 günlü duruşmaların açık yapılmasının telafisi mümkün görülmediğinden ve suç tarihinde güneşin saat 19.31’de batıp 04.46’da doğduğunun, müştekinin işyerini saat 20.30’da kapatıp gittikten sonra hırsızlığın gerçekleştirildiğinin ve sanık ile suça sürüklenen çocuğun saat 21.45’te yakalandıklarının ve hükmün gerekçesinde de suçun gece işlendiğinin kabul edildiğinin anlaşılması karşısında; sanık M.. B.. hakkında işyeri dokunulmazlığını ihlal suçundan 5237 sayılı TCK’nın 116/2-4 ve 119/1-c maddeleri yerine aynı Kanun’un 116/2 maddesi ile uygulama yapılarak sonuçta noksan cezaya hükmedilmesi aleyhe temyiz olmadığından, bozma nedeni yapılmamıştır.
A- Suça sürüklenen çocuk M.. Ç.. hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre suça sürüklenen çocuk M.. Ç.. müdafiinin temyiz istemi yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve yasaya uygun bulunan hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA,
B- Sanık M.. B.. hakkında hırsızlık, işyeri dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar verme suçundan kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 günlü, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan kısmi iptal kararı uyarınca, 5237 Sayılı TCK 53. madde 1. fıkra (b) bendinde düzenlenen “seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına” hükmünün iptal edilmesi nedeniyle uygulanamayacağının gözetilmesi zorunluluğu ve kasten işlemiş olduğu suç dolayısıyla hapis cezasıyla mahkûmiyetin yasal sonucu olarak sanığın, 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin (a), (c), (d) ve (e) bentlerinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezanın infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkûm olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, kısıtlı sanık M.. B.. vasisinin temyiz istemi bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından “TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümlerin” çıkartılarak, yerine “Kasten işlemiş olduğu suç için hapis cezasıyla mahkûmiyetin yasal sonucu olarak sanığın, 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin (a), (c), (d) ve (e) bentlerinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezanın infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkûm olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına” cümlesinin eklenmesi suretiyle, eleştiri dışında, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
C- Suça sürüklenen çocuk M.. Ç.. hakkında işyeri dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar verme suçundan kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık ve suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- TCK’nın 50/1-d maddesinde yer alan “belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanma” tedbiri, Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği’nin 60. maddesinde “Sanığın suç işlemesinde, suça yönelmesinde ya da zararlı alışkanlıklar edinmesinde veya bağımlılık yapan maddeler kullanmasında; çevresel, psikolojik, sosyal veya ekonomik etkisi bulunan ya da sanığın yeniden suç işlemesini tetikleyecek yerler” olarak tanımlanmış olup, belirli yere gitme yasağının, failin suç işlemesi veya zararlı alışkanlıklar edinmesinde olumsuz etkileri bulunan konulara ilişkin olması ve her durumda çevrilen yaptırımın işlenen suçla mantıki bağlantısının bulunması gerekliliğine karşın, zaten 18 yaşından küçük olması nedeniyle yasal olarak (2559 sayılı Kanun’un 12/2. ve 2803 sayılı Kanun’un 24. maddesi gereğince çıkartılıp yürürlüğe konulan Jandarma Teşkilatı Görev Ve Yetkileri Yönetmeliğinin 61. maddeleri) alkollü içki satan işyerlerine girmesi yasak olan suça sürüklenen çocuk hakkında, 5237 sayılı TCK’nın 50/1-d maddesinde yer alan “Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar..” ibaresinden hükmedilecek seçenek yaptırım süresinin asıl ceza süresini geçemeyeceğinin anlaşılması gerektiği de gözetilmeden, işyeri dokunulmazlığını ihlal suçundan en fazla 8 ay yerine 1 yıl ve mala zarar verme suçundan da en fazla 4 ay yerine 8 ay süre ile alkollü içki satan işyerlerine gitmekten yasaklanmasına karar verilmesi,
2- Suç tarihinde güneşin saat 19.31’de batıp 04.46’da doğduğunun, müştekinin işyerini saat 20.30’da kapatıp gittikten sonra hırsızlığın gerçekleştirildiğinin ve sanık ile suça sürüklenen çocuğun saat 21.45’te yakalandıklarının ve hükmün gerekçesinde de suçun gece işlendiğinin kabul edildiğinin anlaşılması karşısında; suça sürüklenen çocuğun eylemine uyan birden fazla kişi ile birlikte geceleyin işyeri dokunulmazlığını ihlal suçundan 5237 sayılı TCK’nın 116/2-4 ve 119/1-c maddeleri yerine aynı Kanun’un 116/2 maddesi ile uygulama yapılarak, sonuçta noksan cezaya hükmedilmesi,
3- Suçta kullanılan tescilsiz motosikletin F.. B.. isimli şahıstan gezmek amacıyla emanet alındığının sanık tarafından ileri sürülmesi nedeniyle, 5237 sayılı TCK’nın 54/1. maddesi gereğince iyiniyetli 3. şahsa ait aracın müsadere edilemeyeceği de gözetilerek, motosikletin bu kişiye ait olup olmadığı, suçta kullanılacağının bilerek verip vermediğinin araştırılması; diğer taraftan motosiklet sahibinin kötü niyetli olduğunun kabul edilmesi durumunda ise, aynı Kanun’un 54/3 maddesinde, suçta kullanılan aracın müsadere edilmesinin işlenen suça nazaran daha ağır sonuçlar doğuracağı ve bu nedenle hakkaniyete aykırı olacağı anlaşıldığında müsaderesine hükmedilmeyebileceğinin belirtilmiş olması karşısında; müştekinin beyanına göre 200 TL değerindeki suça konu hurda malzemenin taşınmasında kullanılan motosikletin 5237 sayılı TCK’nın 54/3 maddesi gereğince müsadere edilip edilmeyeceğinin denetime olanak sağlayacak şekilde karar yerinde tartışılması gerekirken yazılı şekilde TCK 54/1. maddesi gereğince müsaderesine karar verilmiş olması,
4- 5271 sayılı CMK’nın 326/2. maddesi uyarınca birlikte işlenmiş suç nedeniyle mahkum edilmiş olan suça sürüklenen çocuk ve sanığın sebebiyet verdikleri yargılama giderlerinden ayrı ayrı, ortak yargılama giderlerinden de paylarına düşen miktarda eşit olarak sorumlu tutulmaları ve 5271 sayılı CMK’nın 150/2. maddesi uyarınca, 18 yaşından küçük suça sürüklenen çocuk M.. Ç..’in savunmasını yapmak üzere zorunlu müdafi görevlendirilmesi nedeniyle, müdafie ödenen ücretler ile 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 35. maddesi gereğince alınan sosyal inceleme raporu için yapılan masrafın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye göre yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmemesi, gerektiğinin düşünülmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk M.. Ç.. müdafiinin temyiz istemi bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme uygun olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK’un 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın korunmasına, 22.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.