Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2014/34546 E. 2015/20457 K. 21.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/34546
KARAR NO : 2015/20457
KARAR TARİHİ : 21.12.2015

Tebliğname No : 2 – 2014/147428
MAHKEMESİ : Çeşme 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 12/12/2013
NUMARASI : 2012/374 (E) ve 2013/905 (K)
SUÇ : Hırsızlık, iftira

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların sanık tarafından işlendiğini kabulde, usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Sanığın mağaza içerisinde aynı ürünlerden oluşan iki farklı alışveriş arabası hazırladığı ve bahse konu arabalardan sadece bir tanesi içerisinde bulunan ürünleri kasadan parasını ödeyerek geçirip aracına yüklediği, sonrasında mağazada bıraktığı ve içerisinde ödemesi yapılanlar ile birebir örtüşen ürün bulunan ikinci arabayı mağaza görevlisine gösterip, satın almış olduğu ürünleri iade etmek istediğini beyan etmek suretiyle para iadesi aldığı anlaşılmakla, eyleminin, TCK’nın 157/1 maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin vasıfta yanılgıya düşülerek TCK’nın 142/1-b maddesi ile uygulama yapılması,
2-Sanığın işlediği suç nedeniyle yakalandığında kendisi hakkında soruşturma yapılmasını engellemek amacıyla kimliğini T.. G.. olarak bildirerek, bu kimlik bilgileriyle adli muayene raporu, teşhis tutanağı düzenlendiği anlaşılmakla; eylemin, bildirdiği kimlik bilgisinin gerçekte var olan bir kişiye ait olduğunun belirlenmesi durumunda 5237 sayılı TCK’nın 268/1. maddesi yollamasıyla, 267/1. maddesindeki ‘iftira’ suçunu, gerçekte var olmayan bir kişiye ait olduğunun saptanması halinde ise, aynı Kanunun 206. maddesindeki ‘resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan’ suçunu oluşturacağı gözetilerek, T.. G..’in gerçek bir kişi olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiğinin düşünülmemesi,
3-Kabule görede; Kolluk tarafından düzenlenen 14.06.2012 saat 01:00 tarihli tutanak içeriğine göre, sanığın işlediği suç nedeniyle yakalandığında kendisi hakkında soruşturma yapılmasını engellemek amacıyla kimliğini T.. G.. olarak bildirerek, bu kimlik bilgileriyle adli muayene raporu, teşhis tutanağı düzenlendikten sonra kimlik büro amirliğine götürüldüğü sırada kolluk görevlilerine gerçek kimliğini açıkladığının anlaşılması karşısında, soruşturma başladıktan sonra gerçek kimliğini açıklamasının iftiradan dönme ve etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektirip gerektirmediği hususunun karar yerinde tartışılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması,
4-“Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 günlü, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan kısmi iptal kararı uyarınca, 5237 Sayılı TCK 53. madde 1. fıkra b. bendinde düzenlenen “seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına” hükmünün iptal edilmesi nedeniyle uygulanamayacağının gözetilmesi zorunluluğu ve kasten işlemiş olduğu suç dolayısıyla hapis cezasıyla mahkûmiyetin yasal sonucu olarak sanığın, 5237 sayılı TCK’nın 53/1.maddesinin (a), (c), (d) ve (e) bentlerinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezanın infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkûm olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık M.. Y..’in temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 21.12.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.