Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2014/29340 E. 2015/16918 K. 03.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/29340
KARAR NO : 2015/16918
KARAR TARİHİ : 03.11.2015

Tebliğname No : 6 – 2013/369500
MAHKEMESİ : Boğazlıyan Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 03/10/2013
NUMARASI : 2013/95 (E) ve 2013/464 (K)
SUÇ : Hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali, mala zarar verme

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
A- Sanığın temyizine yönelik yapılan incelemede;
Mala zarar verme suçundan hüküm kurulurken 5237 sayılı TCK’nın 62. maddesinin uygulanması sırasında hesap hatası sonucu 3 ay 10 gün yerine 3 ay 15 gün hapis cezası verilmesi suretiyle fazla cezaya hükmolunması; konut dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar verme suçundan kurulan hükümlerde 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin (c) fıkrasındaki, velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından hak yoksunluğunun, sanığın sadece kendi altsoyu bakımından koşullu salıverme tarihine kadar süreceğinin gözetilmemesi suretiyle aynı maddenin üçüncü fıkrasına aykırı davranılması ve 5275 sayılı Kanun’un 108. maddesi uyarınca denetim süresini belirleme ve gerektiğinde uzatma görevi, hükmü veren mahkemeye değil, hükümlünün infaz aşamasındaki davranışlarını da değerlendirerek koşullu salıverme ile ilgili kararı verecek olan mahkemeye ait olduğu düşünülmeden sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58/7. maddesi gereğince “cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına” karar verilmesiyle yetinilmesi gerekirken, denetimli serbestlik tedbirinin süresinin de belirlenmesi, yasaya aykırı olduğundan kanun yararına bozma yoluna gidilebileceği mümkün görülmüştür.
03.10.2013 tarihinde yokluğunda açıklanan hükmün 05.11.2013 tarihinde tebliği üzerine, 5320 sayılı Yasanın 8/1 maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’un 310. maddesinde öngörülen bir haftalık yasal süreden sonra 21.11.2013 tarihinde temyiz isteminde bulunan sanığın temyiz talebinin, 1412 sayılı CMUK’un 317 maddesi uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE,
B- O yer Cumhuriyet Savcısının temyizine yönelik yapılan incelemeye gelince;
Cumhuriyet Savcısının temyiz isteminde ileri sürdüğü nedenlerin sadece hırsızlık suçu açısından kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik olduğu, mala zarar verme ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından kurulan hükümler yönünden temyiz istemi bulunmadığından, hırsızlık suçu için kurulan hükümle sınırlı olarak yapılan incelemede:
Y.C.G.K.’nın Dairemizce de benimsenen 22.01.2013 günlü, 2012/1431 esas ve 2013/ 18 karar sayılı içtihadında belirtildiği üzere, “Sanık hakkında hükmolunan cezanın TCK’nın 58/6-7 maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine” denilmiş olması ve 5275 sayılı kanunun 108/2 maddesinde, “Tekerrür nedeniyle koşullu salıverme süresine eklenecek miktar, tekerrüre esas alınacak cezanın en ağırından fazla olamaz” hükmü uyarınca tekerrüre esas alınacak ilamın (Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.06.2009 tarihinde kesinleşen 2008/80-172 E-K. sayılı ilâmı) infaz aşamasında belirlenebilecek olması nedeniyle hükümde tekerrüre esas alınacak ilamın gösterilmemesi ve 6352 sayılı yasanın 100. maddesi ile CMK’nın 324. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen cümle gereğince, sanığa yüklenen yargılama giderinin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutardan az olması nedeniyle Devlet Hazinesi üzerinde bırakılması hususu ise infaz aşamasında re’sen dikkate alınabileceğinden, bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Sanık tarafından soruşturma sırasında 15.01.2013 tarihli PTT havalesi ile gönderilen çalıntı para ve diğer eşyanın tazmini niteliğindeki 200 TL’nin müşteki tarafından kabul edildiğinin ve müştekinin kovuşturma aşamasında, sanığın çaldığı 3.500 TL. ile diğer eşyayı tamamen iade ettiğini, suçtan kaynaklanan maddi zararının kalmadığını, bu nedenle sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına rıza gösterdiğini beyan ettiğinin anlaşılması karşısında; soruşturma aşamasında gerçekleşen kısmi geri vermeye müştekinin rızasının bulunması nedeniyle sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168/4. maddesi yollaması ile aynı kanun’un 168/1. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
2- 5275 sayılı Kanun’un 108. maddesi uyarınca denetim süresini belirleme ve gerektiğinde uzatma görevi, hükmü veren mahkemeye değil, hükümlünün infaz aşamasındaki davranışlarını da değerlendirerek koşullu salıverme ile ilgili kararı verecek olan mahkemeye ait olduğu düşünülmeden, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58/7. maddesi gereğince “cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına” karar verilmesiyle yetinilmesi gerekirken, denetimli serbestlik tedbirinin süresinin de belirlenmesi,
3- Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin (c) fıkrasındaki, velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından hak yoksunluğunun, sadece kendi altsoyu bakımından koşullu salıverme tarihine kadar süreceğinin gözetilmemesi suretiyle aynı maddenin üçüncü fıkrasına aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz istemi bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme uygun olarak BOZULMASINA, 03.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.