Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2014/18553 E. 2015/1617 K. 22.01.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/18553
KARAR NO : 2015/1617
KARAR TARİHİ : 22.01.2015

Tebliğname No : 11 – 2011/24670
MAHKEMESİ : İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 09/09/2009
NUMARASI : 2009/177 (E) ve 2009/809 (K)
SUÇ : Bilişim suretiyle hırsızlık

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Müştekinin katılan sıfatına haiz olduğu ve davalara katılmak istediğini belirttiği halde bu hususta karar verilmemesi sebebiyle müştekinin katılan olarak kabulü ile temyiz talebinin yerinde olduğu anlaşılmakla yapılan incelemede;
1-TCK’nın 244/4. maddesinde, “Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamasının başka bir suç oluşturmaması halinde…” biçimindeki ifadeden bu fıkradaki düzenlemenin tali norm niteliğinde olduğunun anlaşılması, buna göre öncelikle yasada düzenlenmiş olan bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle işlenebilen diğer suçların oluşup oluşmadığı değerlendirildikten sonra gerçekleştirilen eylem bu suçlardan hiçbirisinin tanımına uygun değil ise, bu durumda eylemin 244/4. maddesi kapsamında suç oluşturacağı düşünülerek; müştekinin banka hesabına internet üzerinden ulaşılıp, müştekiye ait 8000 TL’nın, EFT yoluyla sanığın hesabına havale ederek aynı gün içinde de çekilmesi eylemindeki kastın, müştekinin banka hesabında bulunan, taşınır nitelikteki parayı bilişim sistemini kullanmak suretiyle kendi hesaplarına geçirmeye, müştekinin rızasına aykırı olarak mal varlığında azalmaya neden olmaya, var olan veriyi başka bir yere göndermekten ziyade, bu verinin temsil ettiği parayı alarak mal edinmeye yönelik olması nedeniyle, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 17.11.2009 gün ve 193/268 sayılı kararında açıklandığı üzere; sanığın fiilinin TCK’nın 142/2-e maddesinde öngörülen “bilişim suretiyle hırsızlık” suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
2-İlgili banka tarafından havale edilen tutardan bir kısmının değişik işyerlerinde alışveriş sırasında kullanıldığının bildirilmesi karşısında, bu işyerlerinin tespiti ile işlem anında kamera görüntüsü bulunup bulunmadığının sorularak, varlığı halinde, kamera kaydında görüntüsü bulunan kişinin sanık veya başkaca bir kişi olup olmadığının değerlendirilmesi, kamera kaydının bulunmaması ya da elde edilen görüntülerin kimlik tespitine elverişli olmaması halinde ise alışveriş yapılan işyerlerinden alım-satım işlemine ait fatura, fiş veya benzeri bir belgenin bulunup bulunmadığının, faturanın kimin adına tanzim edildiğinin tespitinin yapılması,
3-Havale işleminin gerçekleştirildiği hesaba ilişkin sözleşme aslının celp edilerek hesabın hangi tarihte oluşturulduğunun ve sanığın kendi adına açılmış, aynı veya başka bankalar nezdinde farklı hesaplarının bulunup bulunmadığının sorularak, tespiti halinde farklı hesaplarında da benzer türde havale işlemleri yapılıp yapılmadığının araştırılması,
4-Sanığın hesap hareketleri incelenerek suç tarihinden önce hangi tarihlerde hesap hareketleri olup olmadığı araştırılıp sanığın kartını 6 ay öncesinde kaybettiği şeklindeki savunmasının araştırılması ve sanığın hesabı açtırdığı tarihten itibaren bankamatik kartını aynı şifre ile beraber kullanıp kullanmadığının bankadan sorularak delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan ve vekilinin temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 22/01/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.