Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2014/13390 E. 2014/33371 K. 25.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/13390
KARAR NO : 2014/33371
KARAR TARİHİ : 25.11.2014

Tebliğname No : 2 – 2013/59289
MAHKEMESİ : Urla 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 30/11/2012
NUMARASI : 2012/704 (E) ve 2012/849 (K)
SUÇ : Hırsızlık

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Müştekinin, sanığı suç tarihinden bir ay önce suçun işlendiği bahçeye getirip yük taşıttığını; suç eşyasının satın alınması suçundan verilen beraat kararı kesinleşen M..Ç..’ın, müştekinin yanında çalıştığını söyleyen sanığın demirleri alacağına karşılık müştekinin verdiğini söylediğini; sanığın da suça konu hurda demirleri bahçe içinden değil, bahçe duvarının dışındaki yol kenarından aldığını beyan ettiklerinin ve suça konu yerde 01.12.2008 tarihinde yapılan keşif sonucu düzenlenen rapordan, suçun bina eklentisi içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında işlendiğinin, anlaşılması karşısında; sanığın eyleminin, 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b. maddesine uyan suçu oluşturduğu gözetilmeden, aynı Yasanın 141/1 maddesi ile uygulama yapılması,
2-5271 sayılı CMK’nın 231/11. maddesinde düzenlenen “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir” şeklindeki hüküm karşısında; sanığın denetim süresi içinde yeniden kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle mahkemenin hükmü açıklamakla yetinmesi gerekirken, hükümde verilen 10 ay hapis cezasının 5237 sayılı TCK’nın 50/1-a ve 52/2. maddesi uyarınca adli para cezasına çevrilmesi,
3-1136 sayılı Kanunun 168. maddesi ile hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, mahkumiyetine karar verilen sanık aleyhine ve kendisini vekil ile temsil ettiren katılan lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz istemi bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 25.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.