YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/11695
KARAR NO : 2014/35850
KARAR TARİHİ : 16.12.2014
Tebliğname No : 2 – 2013/117194
MAHKEMESİ : Antalya 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 22/11/2012
NUMARASI : 2010/152 (E) ve 2012/1380 (K)
SUÇ : Hırsızlık
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hâkimin takdirine göre; atılı suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Dosya kapsamından, sanığın, olay günü gündüz saat 11.00-12.00 sıralarında, öncesinden tanışıklığının olmadığı ve parkta oturmakta olan müştekinin yanına gelerek birlikte konuşmaya ve alkol almaya başladıkları, sonrasında, yakınlarda tekel bayiiliği yapmakta olan tanık M.. A..’in işyerine gittikleri, müştekinin burada telefonunu şarja taktığı, işyerinden aldıkları biraları parkta içmeye devam ettikleri, daha sonra müştekinin, 6 TL para vererek, sanıktan kokoreç almasını istediği, sanığın tanık Murat’ın işyerine giderek, müştekinin cep telefonunu istediğini söyleyip, cep telefonu ve 6 TL parayı da alarak ortadan kaybolduğu, müştekinin, telefonunu almak için tekel bayiine gittiğinde durumun ortaya çıktığı ve müştekinin müracaatı üzerine başlatılan tahkikat devam ederken, aynı gece saat 20.45 sıralarında, kimlik kontrolü amacıyla durdurulan sanığın yakalandığı, sanığa, telefon olayı sorulduğunda, sanığın, suça konu telefonu polislere vermek zorunda kaldığı, sanığın atılı suçlamayı kabul etmediği, telefonu görüşme yapmak için aldığı, sonra iade edecek olduğunu söylediğinin anlaşılması karşısında, suça konu telefonun müştekiye iadesi konusunda her hangi bir çaba ve gayret içinde olmayan, şüphe üzerine yakalanması nedeniyle telefonu iade etmek zorunda kalan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168/1. maddesinin uygulanma koşullarının bulunmadığı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi ile eksik cezaya hükmedilmesi,
2-5237 sayılı TCK’nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, cezanın temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK’nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 sayılı içtihadında belirtildiği üzere, “…daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” görüşünün, TCK’nın 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin, yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır.
TCK’nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır.
Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır.
TCK’nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.
Somut olayda ise; sanığın, müştekiye ait 30-50 TL değerindeki cep telefonunu çaldığının anlaşılması karşısında, sanık hakkında, suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması nedeniyle TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
3-Sanığın adli sicil kayında yer alan Silifke Sulh Ceza Mahkemesinin 17.3.2009 tarih 2007/589-361 Esas-Karar sayılı 5237 sayılı TCK nın 106/1, 50 ve 52. maddeleri uyarınca neticeten hükmolunan 3000 TL adli para cezasına mahkumiyetine dair ilamın 27.1.2010 tarihinde infaz edildiğinin anlaşılması karşısında sanık hakkında TCK nın 58. maddesi uyarınca tekerrür hükümlerinin uygulanması gerektiğinin değerlendirilmemesi,
4-5237 sayılı TCK.nun 53/1. maddesinin (c) fıkrasındaki, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yoksunluğun koşullu salıverme tarihine kadar süreceğinin gözetilmemesi suretiyle aynı maddenin üçüncü fıkrasına aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye kısmen uygun olarak BOZULMASINA, 16.12.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.