Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2014/10760 E. 2014/8241 K. 11.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/10760
KARAR NO : 2014/8241
KARAR TARİHİ : 11.03.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/70195
MAHKEMESİ : İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 23/03/2010
NUMARASI : 2008/633 (E) ve 2010/166 (K)
SUÇ : Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Sanık H.. Y..’nın yokluğunda verilen gerekçeli kararın, savunması sırasında verdiği “..Mahallesi .. sokak No: 13 Çivril” adresi yerine “Denizli” yazılmak suretiyle gönderilmesi ve tebliğ edilemeden iade edilince bu defa yukarıda belirtilen adrese 7201 sayılı yasanın 35. maddesi gereğince tebligat yapılıp kesinleştirilmiş ise de; 7201 sayılı Yasanın 35. maddesine aykırı şekilde yapıldığı anlaşılan tebliğ işleminin geçersiz olduğundan öğrenme üzerine 13.05.2011 tarihli temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilerek; diğer sanık A.. G.. ve müdafiinin yokluğunda verilen gerekçeli kararın, Av. K. A..’ya bizzat 06.05.2010’da tebliğ edildiği tebligat evrakında belirtilmiş ise de, sanık müdafiinin dosyaya sunduğu 30.03.2010 tarihinde Vakıfbank’ta göreve başladığına dair banka yazısı ile tebligatı kendisinin almadığına ve imzanın kendisine ait olmadığına dair dilekçesi içeriğine göre, yapılan gerekçeli karar tebliğ işleminin geçersiz olduğundan sanık ve müdafi Av. İ. Ö..’in tebliğ üzerine yasal süresinde bildirdikleri 16.08.2010 tarihli temyiz istemlerinin süresinde olduğu kabul edilerek, temyiz süresine ilişkin eski hale getirme talebi ile birlikte hükmün temyizi niteliğindeki taleplere yönelik inceleme görevi 5271 sayılı CMK’nın 42/1 ve 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 311. maddesi hükmüne göre Dairemize ait bulunduğundan eski hale getirme isteminin reddine dair 12.10.2010 gün ve 633-166 sayılı ek kararı yok hükmünde kabul edilerek, yine temyiz isteminin reddine ilişkin 20.09.2009 tarih ve 633-166 sayılı ek kararın kaldırılması suretiyle, İstanbul 2 Asliye Ceza Mahkemesinin 23.03.2010 gün ve 2008/633-2010/166 sayılı kararına yönelik olarak yapılan temyiz incelemesinde;
Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Katılanın internet bankacılık şifresini kırmak suretiyle katılanın banka hesabından bir miktar parayı sanıklar adına aynı bankanın başka şubelerindeki hesaba havale edip, aynı gün banka şubesinden çekmek şeklindeki eylemin, katılanın banka hesabında bulunan, taşınır nitelikteki parayı bilişim sistemini kullanmak suretiyle kendi hesaplarına geçirmeye, katılanın rızasına aykırı olarak mal varlığında azalmaya neden olmaya; başka bir anlatımla var olan veriyi başka bir yere göndermekten ziyade, bu verinin temsil ettiği parayı alarak mal edinmeye yönelik olması nedeniyle sanıklara yüklenen fiillerinin 5237 sayılı Yasanın 142/2-e maddesindeki nitelikli hırsızlık suçunu oluşturduğunun gözetilmesi,
2-Katılanın hesabından sanıkların hesabına havale işlemi sırasında kullanılan IP adreslerinin tahsis edildiği bilgisayarların bağlı olduğu telefon hatlarının kime ait olduğunun tespit edilmeden ve ilgililerinin beyanları alınmadan hüküm verilmesi,
3-Sanık H.. Y..’nın beyanında; suç tarihinden 1 ay önce nüfus cüzdanını kaybettiğini ve önemsemediğinden daha sonra böyle bir olayla karşılaştığını savunduğunun anlaşılması karşısında; öncelikle sanığın adına suç tarihi ile aynı günde açılan Avcılar E-5 şubesindeki hesabın sanık tarafından açılıp açılmadığının, aynı gün hesaba yatan paranın nakit olarak sanık tarafından çekilip çekilmediğinin imza incelemesi de yapılmak suretiyle kesin olarak tespitinden sonra sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
4-Katılanın beyanında, adli sicil kaydında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel mahkumiyeti bulunmayan sanık M.. D..’ın hesabına yatan parayı iade ettiğini açıkladığının ve dosyada mevcut 05.12.2006 tarihli banka dekontundan da sanığın 7.035 TL’yi katılanın hesabına iade ettiğinin anlaşılması karşısında; yapılacak soruşturma sonunda diğer sanıklarla fikri ve fiili işbirliği içinde hareket edip etmediğinin belirlenerek etkin pişmanlık hükümlerinin tartışılıp değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
5-Sanıkların eylemi ayrı ayrı suçlar olup, her bir sanığın sarfına neden olduğu gider yerine diğer sanıklarla birlikte yargılama giderinden müteselsilen sorumlu tutulması suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 326/2. maddesine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklardan A.. G.. ve müdafi ile M.. D.. ve H.. Y..’nın temyiz istemleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme uygun olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK’un 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın korunmasına, bozma nedenine göre sanıklar A.. G.. ve H.. Y.. hakkındaki infazın durdurulmasına, bu konuda gereğinin ifası için İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesine yazı yazılmasına, 11.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.