Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2014/10106 E. 2014/28902 K. 21.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/10106
KARAR NO : 2014/28902
KARAR TARİHİ : 21.10.2014

Tebliğname No : 6 – 2013/190037
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 10. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 12/02/2013
NUMARASI : 2010/158 (E) ve 2013/92 (K)
SUÇ : Hırsızlık

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
16.02.2010 tarihli tutanak içeriğine göre, hırsızlık yapılan AVM içerisindeki M. J.Mağazası yetkililerinin durumlarından şüphelendikleri sanıkları AVM içerisinde güven timi olarak bulunan kolluk kuvvetlerine bildirmeleri üzerine, her iki sanığın da aynı araç ile hareket ettikleri sırada kolluk kuvvetleri tarafından birlikte yakalandıklarının ve hırsızlığa konu malzemelerin de sanıkların yakalandıkları araç içerisinde bulunduğunun anlaşılması karşısında, eylem ve fikir birliği içerisinde hareket eden sanıkların hırsızlık suçundan dolayı ayrı ayrı 4 kez cezalandırılmaları gerekirken, 2 kez cezalandırılarak haklarında eksik cezaya hükmedilmesi aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.
I-Sanık M.. G.. hakkında kurulan hükümlerin incelenmesinde;
16.02.2010 tarihli tutanak içeriğine göre, hırsızlık yapılan AVM içerisindeki M. J. Mağazası yetkililerinin durumlarından şüphelendikleri sanıkları AVM içerisinde güven timi olarak bulunan kolluk kuvvetlerine bildirmeleri üzerine, sanıklar AVM’den çıkış yaparak araçlarıyla hareket ettikleri sırada kolluk kuvvetleri tarafından yakalanmışlar, sanıklardan M.. G..’nun üzerinde bulunan yeni olduğu anlaşılan ve üzerindeki alarmın sökülmesi nedeniyle yırtıkları bulunan montun AVM içerisindeki D. F. Mağazası’ndan çalındığının anlaşıldığı, bu halde sanığın kesintisiz takip sonucu yakalanmadığı ve eylemin tamamlandığının anlaşılması karşısında tebliğnamedeki bozma isteyen iki numaralı düşünceye iştirak edilmemiştir.
Dosya kapsamından, sanığın D.F.Mağazası’ndan çaldığı deri montun 200,00 TL, B. Mağazası’ndan çaldığı montun ise 84,95 TL olduğu, çalınan eşyalar birer tane olsa da suç tarihindeki ekonomik koşullara ve paranın satın alım gücüne göre değerlerinin az kabul edilemeyeceği gözetildiğinde, tebliğnamedeki bozma isteyen bir numaralı düşünceye de iştirak edilmemiştir.
Sanıklardan tahsiline karar verilen toplam 12 TL yargılama giderinin inceleme tarihi itibariyle 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutardan (20 TL’den) daha az olması nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 324/4. maddesi gereğince Devlet hazinesine yüklenilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık M.. G.. müdafiinin temyiz istemi bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi yollamasıyla, 1412 sayılı CMUK’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından yargılama giderlerinin tahsiline ilişkin bölümün çıkarılarak yerine, “yargılama gideri olarak yapılan toplam 12 TL’nin inceleme tarihi itibariyle 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutardan (20 TL’den) daha az olması nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 324/4. maddesi gereğince Devlet hazinesine yüklenilmesine” cümlesinin eklenmesi suretiyle, eleştiri dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
II-Sanık A.. K.. hakkında kurulan hükümlerin incelenmesine gelince;
Tekerrüre esas hükümlülüğü bulunan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-5237 sayılı TCK’nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, cezanın temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK’nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 sayılı içtihadında belirtildiği üzere, “…daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” görüşünün, TCK’nın 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin, yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır.
TCK’nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır.
Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır.
TCK’nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.
Somut olayda ise; DR Mağazası’ndan 19,99 TL bir adet DVD çalan sanık hakkında, suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması nedeniyle TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi; yine K. F. Mağazası’ndan bir çift garamond ayakkabı çalan sanık hakkında, çalınan ayakkabının değerinin tespit edilerek TCK’nın 145. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,
2-Sanıklardan tahsiline karar verilen toplam 12 TL yargılama giderinin inceleme tarihi itibariyle 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutardan (20 TL’den) daha az olması nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 324/4. maddesi gereğince Devlet hazinesine yüklenilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık A.. K.. müdafiinin temyiz istemi bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 21.10.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.