Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2013/9530 E. 2014/6793 K. 27.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/9530
KARAR NO : 2014/6793
KARAR TARİHİ : 27.02.2014

Tebliğname No : 6 – 2011/201121
MAHKEMESİ : Amasya 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 01/03/2011
NUMARASI : 2009/691 (E) ve 2011/116 (K)
SUÇ : Hırsızlık, konut dokunulmazlığını ihlal

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
I)Sanık M.. T..’ya yüklenen konut dokunulmazlığını ihlal suçu bakımından yapılan incelemede;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
5275 sayılı Yasanın 106/4. maddesinin amir hükmüne kıyasen, 18 yaşından küçük sanıklar hakkındaki seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmemesi halinde kısa süreli hapis cezasının kısmen ya da tamamen çektirilemeyeceğinin gözetilmemesi;
Bozmayı gerektirmiş, sanık M.. T.. müdafiinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi Yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından “Hükmün kesinleştikten sonra denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube müdürlüğünce yapılan tebligata rağmen, otuz gün içinde seçenek yaptırımının gereklerinin yerine getirilmesine başlanması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde, mahkememizce kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verileceğinin TCK’nun 50. maddesinin 6. fırkası gereğince S.S çocuğa ihtarına” şeklindeki bölümün çıkarılması suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
II) Sanıklar M.. T.. ve S.. B..’a yüklenen hırsızlık suçu bakımından yapılan incelemede;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1) Sanık S.. B.. dışarıda beklerken, diğer sanık M.. T..’nun müşteki M.. M..’a ait müstakil eve girip, vestiyerde asılı bulunan müşteki Muammer’e ait pantolonun cebindeki cüzdan ile aynı yerde bulunan müştekinin eşi olan Asiye Meral’a ait bayan çantasını çalması şeklinde meydana gelen somut olayda; aynı konut içerisinde birlikte yaşayan aile bireylerinin müştereken zilyet oldukları eşyaların çalınması halinde, tek bir hırsızlık suçunun oluşacağı düşünülmeksizin, hatalı değerlendirme sonucu sanıkların iki ayrı hırsızlık suçundan mahkumiyetlerine karar verilmesi;
2)Mahkemece yapılan keşif sonucunda, sanık S.. B..’ın aksi kanıtlanamayan, suçun işlendiği eve 129 metre uzaklıkta ve bu yeri göremeyeceği saptanan bir yerde beklediği şeklindeki savunmasına göre; diğer sanık Memduh ile fikir birliği içerisinde suça katıldığı tartışmasız olan sanık Serhan’ın, işlenen suç üzerinde fiili hakimiyet kuramadığı ve bu nedenle diğer sanık ile eylem birliği içerisinde bulunmadığı anlaşılmakla; sanık Memduh’un işlediği suça iştirak eden sanık Serhan hakkında TCK’nın 39. maddesinin uygulanması gerektiğinin düşünülmeyerek fazla cezaya hükmolunması;
3) “Temyiz davasına konu hırsızlık olayının ardından, başka hırsızlık olayları nedeniyle de aranmakta olup, bir park içerisinde polis memurlarınca yakalanan sanıkların şifahi olarak suçlamayı kabul edip, müşteki M.. M..’ın evinden çaldıkları eşyaları attıkları yeri göstererek iadesini sağladıklarının anlaşılması karşısında; müştekiden tüm eşyalarının iade edilip edilmediği hususunun öğrenilerek, tüm eşyaların iadesi halinde veya kısmi iade yapılmış ise, müştekinin muvafakati durumunda sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168/1. maddesi ile uygulama yapılıp yapılmayacağının tartışılmasında zorunluluk bulunması;
4) Sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesinde hükme bağlanan ” erteleme” müessesesi değerlendirilirken, sanıkların adli sicil kayıtları ve geçmişleri gerekçe gösterilerek olumsuz yönde karar verildiği; ancak, sanıkların sabıka kayıtlarında bulunan ilamların adli para cezasından ibaret olduğu anlaşılmakla, daha önceden 3 aydan fazla hapis cezasıyla mahkum edilmeyen sanıklar hakkında hükmolunan cezanın ertelenip ertelenmeyeceği yönünde, TCK’nın 51/1-b maddesinde yazılı koşulun tartışılarak, yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması;
5) Müştekiye ait müstakil eve, kilitlenmeden bırakılan kapısı zorlanmaksızın açılarak girilmesi karşısında, münhasıran müsadereye tabi olmayan suça konu tornavidanın suçun işlenmesi sırasında hangi şekilde kullanıldığı açıklanıp tartışılmadan müsaderesine karar verilmesi;
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar M.. T.. ve S.. B.. müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye kısmen uygun olarak BOZULMASINA; 27/02/2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.