Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2013/7823 E. 2014/10266 K. 20.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/7823
KARAR NO : 2014/10266
KARAR TARİHİ : 20.03.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/185004
MAHKEMESİ : Bodrum 4. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 05/10/2010
NUMARASI : 2006/232 (E) ve 2010/585 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, mala zarar verme, nitelikli hırsızlık ve başkasına ait kimlik bilgilerini kullanmak

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık N.. K.. hakkında hükmolunan cezanın, 5237 sayılı TCK’nın 58/6-7. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların sanıklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1)Müştekinin sevk ve idaresinde hareket halinde olan otomobilin arka camına taş atarak durmasını sağlayıp, araçtan inerek ne olduğunu anlamaya çalışan müştekinin bu durumunu fırsat bilerek, otomobilin sağ ön koltuğu üzerinde poşet içerisinde bulunan 25.000,00 TL tutarındaki parayı çalan sanıkların, attıkları taş ile araç içerisinde bulunan müştekiye zarar verebileceklerini öngörüp öngörmediklerine ilişkin kanıtların karar yerinde tartışılıp, sonucuna göre sanıkların eyleminin yağma suçunu oluşturup oluşturmayacağının takdir ve tayinin Ağır Ceza Mahkemesi’nin görev kapsamında bulunmasına karşın, görevsizlik kararı verilerek dosyanın Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesi yerine, yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi;
2)Müştekinin rızası hilafına alınan suça konu eşyanın önem ve değeri, meydana gelen zararın ağırlığı dikkate alınarak 5237 sayılı TCK’nın 61. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken alt sınırdan uzaklaşılması yerine yazılı şekilde karar verilmesi;
3)Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucu düzenlenen 10.09.2007 tarihli raporda, “inceleme konusu belgelerin iğfal kabiliyetini haiz olup olmadığı hususunun olayın gelişimi, belgenin mevcut durumu, ibraz ve kabul koşulları, ilgili mevzuat ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek mahkemece yorumlanmasının daha uygun olacağının” belirtilmesi karşısında; belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğu da göz önüne alınarak, suça konu belgelerin getirtilerek duruşmada incelenip özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması ve anılan belgelerin aldatma yeteneğinin ne surette oluştuğu karar yerinde açıklanıp tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu sanıklar V.. E.., N.. K.. ve F.. T.. haklarında yazılı şekilde hükümler kurulması;
4)Suç konusu eylemleri gerçekleştiren şahısların, plakası 01 ile başlayan Doblo marka bir araçla kaçtıkları şeklindeki ihbarın ardından, sanıkların içerisinde bulunduğu ….plakalı Doblo marka araç ile jandarma kontrol noktasında şüphe üzerine durdurulduklarında, gerçekte var olan farklı şahıslara ait kimlik bilgilerini bildirip, sanık Ömer haricindeki diğer sanıkların belirttikleri şahıslara ait kimlik ve sürücü belgelerini ibraz ettikleri; ancak, sanıklara ait otomobilde yapılan aramada, sanık V.. E..’a ait gerçek kimlik belgesinin temin edilmesi üzerine sanık Veysi’nin gerçek kimliğini açıklamak zorunda kaldığı; bunun üzerine, diğer şahısların kimliklerinden şüphe edilerek parmak izleri alınıp sorgulama yapıldığında, sanıklar Ö.. A.., N.. K.. ve F.. T..’un gerçek kimliklerinin bu şekilde tespit edildiği anlaşılmakla; kimlik bilgileri yapılan araştırma sonucunda tespit edilen sanıklar hakkında koşulları oluşmadığı halde 5237 sayılı TCK’nın 269/2. madesi ile uygulama yapılarak eksik ceza tayin edilmiş olması,
5)5237 sayılı TCK’nın 50/3. maddesine aykırı olarak, suç tarihinde 18 yaşından küçük olup, daha önceden hapis cezasıyla mahkum edilmeyen sanık F.. T.. hakkında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması ve mala zarar verme suçları nedeniyle hükmolunan kısa süreli hapis cezalarının aynı yasanın 50/1. maddesi uyarınca adli para cezası ya da seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinde zorunluluk bulunduğunun gözetilmemesi;
6)Sanık F.. T.. hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulurken, 5237 sayılı TCK’nın 204/1. maddesi gereğince hükmolunan 2 yıl hapis cezasından aynı yasanın 31/3. maddesi uyarınca 1/3 oranında indirim yapılması sonucunda 1 yıl 4 ay yerine 1 yıl 6 ay hapis cezasına hükmolunarak fazla ceza tayin edilmesi;
7)Sanık Ö.. A.. hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan açılmış bir kamu davasının bulunmadığı ve sanığın üzerinde sahte olarak tanzim edildiği iddia olunan herhangi bir belge de ele geçirilmediği halde, resmi belgede sahtecilik suçundan dolayı yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi;
8) 5271 sayılı CMK’nın 326/2. maddesi uyarınca birlikte işlenmiş suç nedeniyle mahkum edilmiş olan sanıkların bizzat sebebiyet verdikleri yargılama giderlerinden ayrı ayrı, ortak yargılama giderlerinden de eşit olarak sorumlu tutulmaları gerektiğinin düşünülmemesi;
9)Mahkemece 5271 sayılı CMK’nın 150/3. maddesi uyarınca, sanıkların savunmasını yapmak üzere re’sen atanan müdafilere ödenen avukatlık ücretinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye açıkça aykırı olarak, sanıklara yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesi;
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar Ö.. A.., N.. K.., V.. E.. ve F.. T.. müdafileri ile üst Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye kısmen uygun olarak BOZULMASINA, CMUK’un 326/son maddesi gereğince sanıkların ceza süresi bakımından kazanılmış haklarının gözetilmesine, 20/03/2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.