Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2013/6633 E. 2014/12068 K. 01.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/6633
KARAR NO : 2014/12068
KARAR TARİHİ : 01.04.2014

Tebliğname No : 6 – 2011/174735
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 32. Asliye Ceza Mahkemesi (Kapanan Üsküdar 5. Asliye Ceza Mahkemesi)
TARİHİ : 28/01/2011
NUMARASI : 2010/447 (E) ve 2011/23 (K)
SUÇ : Hırsızlık, konut dokunulmazlığını ihlal, mala zarar verme

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
A-Sanıkların, müştekilerden O.. O..’a yönelik geceleyin konut dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar verme eylemleri ile İ.. G..’e yönelik hırsızlık ve mala zarar verme eylemleri nedeniyle haklarında kurulan hükümlerin temyiz incelemesinde;
 Müşteki O.. O..’un beyanında, daire giriş kapısının kilidi ile oynanmak suretiyle kapının açıldığını ve çalınan 200 TL’nin sanıkların yakınları tarafından iade edildiğini beyan ettiğinin ve bu müştekinin dairesinde yapılan inceleme sonucu 15.10.2010 tarihinde düzenlenen olay yeri inceleme görgü ve tespit tutanağında, daire giriş kapısının kapı kasası ve kilit göbeği hizasında çizikler bulunduğunun, kilit göbeğini sabitleyen vidaların yerinden sökülmüş olduğunun belirtilmesi karşısında; tebliğnamenin (B) bendinin (3) nolu alt bendinde belirtilen bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Sanıklar hakkında müşteki İ.. G..’e yönelik hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCK’nın 35. maddesinin uygulanması sırasında madde numarasının yazılmaması yerinde tamamlanması mümkün yazım hatası olarak kabul edilmiştir.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Sanık H.. A.. hakkında, Kadıköy 8 Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/247-251 sayılı ilamında hükümlülüğün birden fazla suçtan verilen cezalardan oluşması, hırsızlık ve konut dokunulmazlığını ihlal suçundan verilen hükümlerin temyiz edilmiş olmakla kesinleşmediğinden, buna karşın mala zarar verme suçundan verilen bin Türk Lirası adli para cezasının da 1412 sayılı CMUK’un 305/1-son. madde ve fıkrası uyarınca kesin olup, tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeden 5237 sayılı TCK’nın 58/6. maddesi ile yazılı şekilde uygulama yapılması,
2- Sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin (c) fıkrasındaki, velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından hak yoksunluğunun, kendi altsoyu bakımından koşullu salıverme tarihine kadar süreceğinin gözetilmemesi suretiyle aynı maddenin üçüncü fıkrasına aykırı davranılması,
 Bozmayı gerektirmiş, sanıklar H.. A.. ve M.. M.. müdafii ile sanık H.. A..’nun temyiz istemleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık H.. A.. ile ilgili hüküm fıkralarındaki cezanın 5237 sayılı TCK’nın 58/6. maddesine göre mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin bölümlerin karardan çıkartılması ve her iki sanık hakkında “53/1. maddesinin uygulanmasına” ilişkin bölümler çıkartılarak, yerine “53/1. maddesinde belirtilen ve 53/3. maddesindeki kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri dışındaki haklardan sanığın mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar; 53/3. maddesi gözetilerek 53/1-c maddesi uyarınca kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına” cümlelerinin eklenmesi suretiyle, eleştiri dışında, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B- Sanıkların, müştekiler O.. O..’a yönelik hırsızlık eylemi nedeniyle haklarında kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
 Ancak;
1- Müştekiye ait daireden sanıkların çaldığı 200 TL’nin sanıkların yakalanmasından sonra ele geçmediğinin anlaşılması karşısında; eylemin tamamlandığı gözetilmeden teşebbüs hükmünün uygulanması,
2- Müştekinin beyanından, sanıkların yakınları tarafından dava açıldıktan sonra müştekinin çalınan 200 TL’sinin ödendiğinin anlaşılması karşısında; sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168/2. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
3- Sanık H.. A.. hakkında, Kadıköy 8 Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/247-251 sayılı ilamında hükümlülüğün birden fazla suçtan verilen cezalardan oluşması, hırsızlık ve konut dokunulmazlığını ihlal suçundan verilen hükümlerin temyiz edilmiş olmakla kesinleşmediğinden, buna karşın mala zarar verme suçundan verilen bin Türk Lirası adli para cezasının da 1412 sayılı CMUK’nın 305/1-son. madde ve fıkrası uyarınca kesin olup, tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeden 5237 sayılı TCK’nın 58/6. maddesi ile yazılı şekilde uygulama yapılması,
4- Sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin (c) fıkrasındaki, velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından hak yoksunluğunun, kendi altsoyu bakımından koşullu salıverme tarihine kadar süreceğinin gözetilmemesi suretiyle aynı maddenin üçüncü fıkrasına aykırı davranılması,
5- Kabule göre de;
5237 sayılı TCK’nın 35. maddesinin uygulanması sırasında madde numarasının yazılmaması suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 232/6 maddesine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar H.. A.. ve M.. M.. müdafii ile sanık H.. A..’nun temyiz istemleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme uygun olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın korunmasına, 01.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.