Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2013/5760 E. 2014/5063 K. 18.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5760
KARAR NO : 2014/5063
KARAR TARİHİ : 18.02.2014

Tebliğname No : 6 – 2011/162918
MAHKEMESİ : Gaziosmanpaşa Çocuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/11/2010
NUMARASI : 2010/535 (E) ve 2010/956 (K)
SUÇ : Hırsızlık

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Suça sürüklenen çocuk R.. L..’nın suç tarihinde 18 yaşından küçük olması nedeniyle, 27.7.2010 günlü birinci oturuma, 5271 sayılı CMK’nın 151/2 maddesi uyarınca Baro Başkanlığı tarafından tayin edilen zorunlu müdafii ile dosya içinde usulünce vekaletnamesi bulunmayan özel müdafiinin katıldıkları, aynı oturumda özel müdafii bulunması nedeniyle zorunlu müdafiinin görevinin sonlandırılmasına karar verildiği, suça sürüklenen çocuğun özel müdafii avukat A. B. huzurunda savunmasının alındığı, vekaletnamenin her zaman sunulabileceği mümkün olduğu gibi yasa gereği de suça sürüklenen çocuğa müdafii atanması gerektiğinin zorunlu olması karşısında, Tebligat Yasasının 11. maddesi uyarınca vekil varken suça sürüklenen çocuk R.. L..’ya 24.1.2011 tarihinde yapılan tebligatın geçersiz olduğu, suça sürüklenen çocuk özel müdafiine 7.2.2011 tarihinde tebligat yapıldığı ve müdafiinin 10.2.2011 tarihli temyizin süresinde olduğu ve müdafiin, hükmü temyiz etmeyen suça sürüklenen çocuk adına, hükmü temyizinde, çocuğun hukuki menfaatinin bulunduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Ayrıntıları YCGK’nun 20.12.2011 gün ve 2011/2-281 ile 2011/285 sayılı kararında da açıklandığı üzere sanık hakkında uygulanması istenen bir indirim hükmünün sanık aleyhine olacak şekilde uygulanmaması sanığa ek savunma hakkı verilmesini gerektirmeyeceğinden, suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı yasanın 145. maddesinin uygulanması istendiği halde 5271 sayılı yasanın 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilmediğinden bozma yapılmasına ilişkin tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
Suça sürüklenen çocuğun adli sicil kaydında yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin Gaziosmanpaşa Çocuk Mahkemesinin 9.3.2010 tarih 2009/502 esas 2010/151 karar sayılı ilam yönünden mahkemesine ihbarda bulunulması mümkün görülmüş; 26.8.2010 günlü oturumun kapalı yerine açık yapılması ise giderilmesi ve tekrarlanması olanağı bulunmadığından, bozma nedeni yapılmamıştır.

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Suça sürüklenen çocuk R.. L..’nın 10.1.1994 doğumlu olup, suç tarihinde 18 yaşından küçük olduğunun ve 5271 sayılı 150/2 maddesi uyarınca suça sürüklenen çocuğa müdafii tayini ile davaya devam edilmesi gerektiği, özel müdafiinin davayı takip etmediği hallerde ise suça sürüklenen çocuğun istemi aranmaksızın başka bir müdafii görevlendirilmesi gerektiğinin anlaşılması karşısında, hükmün açıklandığı 9.11.2010 tarihli oturumda müdafii hazır bulundurulmaksızın suça sürüklenen çocuğun hükümlüğüne karar verilmek suretiyle aynı yasanın 150, 151 ve 188/1 maddelerine aykırı davranılması,
2-5237 sayılı TCK’nın 2/1. maddesinin 2. cümlesinin “Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.” hükmünü taşıdığı, aynı Kanun’un 31. maddesi uyarınca, fiili işlediği sırada 12 yaşından küçük olan ya da 12 – 15 yaş grubunda olup da işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya davranışlarını yönlendirme yeteneği yeterince gelişmeyen kişilerin (çocukların) cezai sorumluluğunun olmadığı, ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanacağı, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 11. maddesinin “Bu Kanunda düzenlenen koruyucu ve destekleyici tedbirler, suça sürüklenen ve ceza sorumluluğu olmayan çocuklar bakımından, çocuklara özgü güvenlik tedbiri olarak anlaşılır.” hükmünü içerip, aynı Kanun’un 5. maddesinin başlığının ise; “koruyucu ve destekleyici tedbirler” olduğu göz önüne alındığında yukarıda özetlenen âmir hükümler çerçevesinde mahkemece cezaî sorumluluğu bulunduğuna kanaat getirilen ve suç tarihinde 15-18 yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuk hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 5/1.a ve 5/1.b maddesi uyarınca danışmanlık ve eğitim tedbirine hükmolunamayacağının gözetilmemesi, ayrıca aynı yasanın 36/1 maddesi uyarınca suça sürüklenen çocuğun 1 yıl süre ile denetim altına alınmasına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk R.. L.. müdafiinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye kısmen uygun olarak BOZULMASINA, 18.2.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.