Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2013/486 E. 2014/1460 K. 21.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/486
KARAR NO : 2014/1460
KARAR TARİHİ : 21.01.2014

Tebliğname No : 6 – 2011/81784
MAHKEMESİ : Sincan 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 23/02/2010
NUMARASI : 2009/212 (E) ve 2010/87 (K)
SUÇ : Hırsızlık

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
1-Dosya kapsamına göre, sanığın aşamalarda, müştekinin, aynı mahalleden samimi arkadaşı olduğu, en son kendi evlerinde müşteki ile görüşüp bilgisayar oyunu oynadıkları, daha sonra evden ayrılıp araba ile yolda gitmekte iken müştekinin telefonunun cebinde olmadığını söylediği, bunun üzerine eve geri dönüp telefonu aradıkları, ancak bulamadıkları, 10 gün kadar sonra annesinin evde temizlik yapmakta iken yatağın altında telefonu bulduğu, kendisinin de birkaç gün sonra müştekiyi arayarak haber verdiği, bu süre içinde de diğer hattını bu telefona takarak kullandığı, devamında, bu telefonu ortak arkadaşları olan S..B.. aracılığı ile müştekiye gönderdiği, müşteki ile sonradan karşılaştıklarında müştekinin telefonu almadığını söylediği, S.. B..’nın üniversite eğitimi için başka bir şehre gittiği yolunda beyanda bulunduğu, müştekinin de S.. B..’yı tanımadığını söylediğinin anlaşılması karşısında, müştekinin yöntemine uygun olarak yeniden çağrılarak, sanığın savunmasında ifade ettiği şekilde, suça konu telefonu evde unutup unutmadığı, telefonun cebinde olmadığını fark etmesi üzerine eve geri dönüp evde sanık ile birlikte arayıp aramadıkları, sanığın, müştekinin de Serdar Bostancı’yı tanıdığı yolundaki ısrarlı savunmasına karşın, müştekinin bu kişiyi tanımadığı yolundaki beyanları da sorulmak suretiyle beyanlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ile telefon kendisine iade edilen müştekiden başkaca bir zararının olup olmadığı hususunun da sorulup açıklığa kavuşturularak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
2-T.C. Anayasasının 141, 1412 sayılı CMUK.nun 32, 260, 308/7. maddeleri (5271 sayılı CMK.nun 34/1, 223/2, 230/2, 289/1-9. maddeleri) uyarınca mahkeme kararlarının; Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde açık ve gerekçeli olması ve Yargıtay’ın bu işlevini yerine getirebilmesi için gerekçe bölümünde mevcut delillerin irdelenmesi ve kanıtlarla sonuç arasında bağ kurulması, bir başka deyişle eldeki delillerle neden bu sonuca varıldığının anlatılması gerektiği, hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususların Kanunda tahdidi ve emredici şekilde belirtildiği, cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adlî para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanakların” da bu kapsamda hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken zorunlu hususlardan olduğu, 5237 TCK’nun 50, 51, 62, 5271 sayılı CMK’nun 231/5 maddelerindeki hukuksal olgu ve kurumların, farklı amaç ve koşullara tabi olup, uygulanıp uygulamama değerlendirmesinin de farklı gerekçelere dayandığı, bu halde bu kurumların fail hakkında uygulanıp uygulanmamasında her bir madde için ayrı, somut, denetime elverişli, tatminkar ve ikna edici gerekçelere dayanmasının yasal zorunluluk olduğu gözetilmeden sanık hakkında kurulan hükümde, “sanığın kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, duruşmadaki tutum ve davranışına, suçun işlenişindeki özelliklere, cezanın etkili ve caydırıcılık yaptırımına nazaran ileride suç işlemeyeceğine dair kanaate varılmadığından, TCK 50, 51, 62 ve CMK 231/5 maddesinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına” biçiminde yasal olmayan gerekçeye başvurularak TCK’nun 62, 51, CMK’nun 231/5, 230/1-d maddelerine aykırılık meydana getirilmesi,
Bozmayı gerektirmiş sanık S.. M..’in temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 21.01.2014 tarihinde oy birliği ile karar verildi.