Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2013/34828 E. 2014/21548 K. 17.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/34828
KARAR NO : 2014/21548
KARAR TARİHİ : 17.06.2014

Tebliğname No : 2 – 2012/224081
MAHKEMESİ : Çorlu 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 22/12/2011
NUMARASI : 2010/286 (E) ve 2011/626 (K)
SUÇ : Hırsızlık

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye, hakimin takdirine göre; suçun suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Suç tarihinde 12-15 arası yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı TCK’nın 31/2. maddesi uyarınca işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin gelişip gelişmediği hususunda uzman hekim raporu alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
2-Kapıları kilitli olmayan otobüsün içinden suça konu teybin hırsızlanması eyleminin, 5237 sayılı TCK’nın 141/1. maddesine uyduğu gözetilmeden, aynı Yasa’nın 142/1-b maddesi ile uygulama yapılması,
3-Suç tarihinde 12-15 yaş grubunda olduğu anlaşılan suça sürüklenen çocuk hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 35. maddesine göre sosyal inceleme raporu alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması,
4-Suça sürüklenen çocuğun, hırsızlık suçu tamamlandıktan sonra yakalandığı yerin 2 metre kadar yakınında görevliler tarafından bulunan suça konu teybi çaldıkları aracın yerini söyleyerek henüz müracaatı dahi olmayan mağdurun tespit edilip, teybin görevliler tarafından muhafaza altına alınarak adli emanete kaydedilmiş olması, olay sonrası adresi tespit edilemediğinden aşamalarda ifadesi alınamayan mağdurun başka bir zararının bulunduğuna dair herhangi bir tespitin yapılmamış olması karşısında; şüpheli durumun suça sürüklenen çocuk lehine değerlendirilerek başka bir zararın bulunmadığı kabul edilip, suça sürüklenen çocuk TCK’nın 168/1 maddesindeki etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
5-Suç tarihinde güneşin saat 20:01’de battığı, savunmaya göre saat 22.00’de hırsızlığın gerçekleştirildiğinin anlaşılması karşısında; suçun gece sayılan zaman dilimi içerisinde işlediği halde 5237 sayılı TCK’nın 143. maddesi ile cezasından artırım yapılmaması,
6-Suç tarihinde sabıkasız olan suça sürüklenen çocuk hakkında, 08.02.2008 tarih ve 26781 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesi uyarınca ve bu maddenin 6. fıkrasına 25.07.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6008 sayılı Kanunun 7. maddesi ile eklenen cümle de gözetilerek; hırsızlığa konu eşyanın ele geçirilerek muhafaza altına alındığı, dosya içerisinde mağdurun başkaca bir zararının bulunduğuna dair tespitin de olmadığı değerlendirilip denetim olanağı verecek biçimde karar yerinde tartışılarak, kurulan hükümde anılan Kanun maddesinin uygulanıp uygulanmayacağına karar verilmesi gerekirken, “zararının giderilmediği” biçiminde yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile CMK’nın 231. maddesinin uygulanmamasına hükmedilmesi,
7-Suça sürüklenen çocuğun suç tarihinde henüz 18 yaşını ikmal etmediği ve suç tarihinden önce hapis cezasına mahkum edilmemiş olması nedeniyle TCK’nın 50/3. maddesi gereğince hakkında hükmedilen kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın aynı kanunun 50/1 maddesi gereğince adli para cezası ya da diğer tedbirlerden birine çevrilmesi zorunlu olduğunun gözetilmemesi,
8-Adli emanetin 2010/3411 sırasında kayıtlı suç eşyası ile ilgili müsadere talebi hakkında bir karar verilmemiş olması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk G.. A.. müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 17.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.