Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2013/30522 E. 2014/20152 K. 05.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/30522
KARAR NO : 2014/20152
KARAR TARİHİ : 05.06.2014

Tebliğname No : 6 – 2013/273067
MAHKEMESİ : Gaziantep 1. Çocuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/09/2011
NUMARASI : 2010/532 (E) ve 2011/634 (K)
SUÇ : Hırsızlık, konut dokunulmazlığını ihlal

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
I-Suça sürüklenen çocuk B.. A.. hakkında kurulan hükümlere yönelik temyiz incelemesinde;
Aşamalardaki tüm beyanlarında suçlamayı inkar eden ve atılı suçları işlediği yönünde suça sürüklenen çocuklar Latif Kara, G.. G.. ile A.. A..’in aşamalarda tutarlılık arz etmeyen atfı cürüm niteliğindeki beyanları dışında her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı, mahkumiyetine yeterli delil elde edilemeyen suça sürüklenen çocuğun beraati yerine, hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk B.. A.. müdafiinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA,
II-Suça sürüklenen çocuklar G.. G.. ile A.. A.. hakkında kurulan hükümlere yönelik temyiz incelemesine gelince;
Suça sürüklenen çocuk G.. G..’ün adli sicil kaydında yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin ilamlar yönünden mahkemesine ihbarda bulunulması mümkün görülmüştür.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların suça sürüklenen çocuklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Müştekinin 05.05.2010 tarihli kolluk ifadesinde, eylemin 01.05.2010 günü saat 17:00’de gerçekleştiğini beyan etmesine rağmen, çalınan eşyaların bir kısmını satın alan tanık A.. I..’ın aynı tarihli kolluk ifadesinde, çalınan dondurma dolabı ile derin dondurucunun suça sürüklenen çocuklar L. K.. A.. A.., G..G.. ile yaş küçüklüğü nedeniyle hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen M.. C.. U..tarafından 01.05.2010 günü öğlen saatlerinde getirildiğini beyan ettiği, suça sürüklenen çocuklar A.. A.. ile G..G..’ün 05.05.2010 tarihli C. Savcılığı’nda alınan ifadelerinde eylem saatini 19:30, suça sürüklenen çocuk L..K..’nın ise 18:30 olarak belirttikleri ve UYAP kayıtlarına göre (yaz saati uygulaması da gözönünde bulundurulduğunda) güneşin Gaziantep İlinde 01.05.2010 tarihinde saat 19:24’de battığı dikkate alındığında, TCK’nın 6/1-e maddesine göre, gece vaktinin saat 20:24 sıralarından itibaren başladığının tespit edilmiş olması karşısında; öncelikle ifadeler arasında olay gün ve saatine ilişkin çelişki giderilerek, yanılma ve tahmini olarak yanlış saat bildirme ihtimali de dikkate alınarak şüpheli durumun sanık lehine değerlendirilmesi suretiyle eylemin gece ya da gündüz zaman dilimlerinden hangisinde işlendiği duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilerek sonucuna göre hırsızlık suçundan dolayı TCK’nın 143/1 maddesindeki artırım hükmü ile işyeri dokunulmazlığını ihlal suçundan dolayı TCK’nın 116/4 maddesinin uygulanıp uygulanamayacağının denetime olanak sağlayacak şekilde açıklanması gerekirken, eylemin gece işlendiğine dair bilgiye nasıl ulaşıldığı karar yerinde denetime olanak sağlayacak şekilde açıklanmadan suça sürüklenen çocuklar aleyhine yazılı şekilde karar verilmesi,
2-Dosya içeriğine göre, olay nedeniyle müştekinin herhangi bir başvurusu olmadan 05.05.2010 tarihinde başka bir suçtan yakalanan suça sürüklenen çocukların tanık A..I..’a ait hurdacı dükkanında bulunan dondurma dolabı ile derin dondurucuyu çaldıkları yeri göstererek müştekiye iadesini sağladıklarının anlaşılması karşısında; öncelikle hakkında herhangi bir işlem yapılmayan ve iyiniyetli olduğu kabul edilen tanık A..I..ın suça sürüklenen çocuklara yaptığı 60 TL’lik ödemeye ilişkin zararının karşılanıp karşılanmadığı sorularak, karşılanmış olması halinde, 5237 sayılı TCK’nın 168/4 maddesi gereğince müştekinin kısmi iadeye rıza gösterip göstermeyeceği tespit edildikten sonra suça sürüklenen çocuklar hakkında TCK’nın 168/1. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı belirlenmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
3-Suç tarihinde 12-15 yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuk G.. G.. hakkında 5237 sayılı TCK’nın 31/2. maddesine göre aldırılan uzman doktor raporunun bu dosyadaki suçlarla ilgisi bulunmayıp, suç tarihinden sonra 05.05.2010 tarihinde (raporda sehven 05.05.1995 olarak yazılı) işlediği iddia olunan başka suça ilişkin olması karşısında, müşteki M.. G..e yönelik işlediği hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarına ilişkin (her iki suç da ayrı ayrı belirtilmek suretiyle) rapor aldırılmadan duruşmaya devamla yazılı şekilde hükümlülük kararı verilmesi,
4-5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca, suça sürüklenen çocuk G.. G..’ün, işlediği fiilllerin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiiller ile ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından, sosyal yönden inceleme yaptırılmasının gerekli olduğu, mahkemece, sosyal inceleme raporuna gerek görülmediği taktirde ise gerekçesinin kararda gösterilmesinin zorunlu olduğu dikkate alındığında, suça sürüklenen çocuk hakkında sosyal inceleme yaptırılmaması ve sosyal inceleme raporu aldırılmama nedeninin gerekçeli kararda belirtilmemesi,
5-Suça sürüklenen çocuk G.. G..’ün adli sicil kaydından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları dışında, daha önce hapis cezasına mahkum edilmediğinin anlaşılması karşısında, suç tarihinde 18 yaşını tamamlamamış suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı TCK’nın 50/3. maddesi gereğince, hükmedilen kısa süreli hapis cezalarının aynı Kanunun 50/1. maddesinde öngörülen seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinde zorunluluk bulunduğunun gözetilmemesi,
6-Suça sürüklenen çocuk A.. A..’in suç tarihindeki kayda göre sabıkasız olduğu; işyeri dokunulmazlığı ihlal suçunun niteliği gereği giderilmesi gerekli somut (maddi) bir zararın bulunmadığı; 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 6. fıkrasının (b) bendinde yer alan ölçütün değerlendirilmek suretiyle, “duruşmadaki iyi hali” lehine görülerek 5237 sayılı TCK’nın 62. maddesi ile cezasından indirim yapıldığı; sanığın tekrar suç işlemeyeceği yönünde olumlu kanaate ulaşılarak tayin edilen hapis cezasının ertelendiği; erteleme müessesesinden daha lehe olduğunda kuşku bulunmayan hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarının da anılan nedenle oluştuğu gözetilmeden; “bir daha suç işlemekten çekineceği hususunda olumlu kanaat hasıl olmadığından” bahisle 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilerek, gerekçede çelişki yaratılması suretiyle anılan Yasa hükmünün uygulanmaması,
7-07.06.2011 tarihli duruşmada tanık olarak dinlenen ve beyanları da hükme esas alınan tanığın kimlik bilgilerinin duruşma zaptına yazılmaması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuklar G.. G.. ile A.. A.. müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 05.06.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.