YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/29355
KARAR NO : 2014/16757
KARAR TARİHİ : 08.05.2014
Tebliğname No : KD – 2013/285990
MAHKEMESİ : Eskişehir 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 12/04/2007
NUMARASI : 2004/533 (E) ve 2007/295 (K)
SUÇ : Hırsızlık
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Sanığın kendisine baro tarafından atanan müdafiiden haberdar olmadığının ve hakkında verilen hükmün de bu müdafiiye tefhim edildiğinin anlaşılması karşısında, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 18.03.2008 tarih 2008/9-7 E. 2008/56 K. sayılı kararında belirtilen “kendisine zorunlu müdafii atandığından sanığın haberdar olmadığı durumlarda zorunlu müdafiiye yapılan tefhim veya tebliğ kendisine bağlanan hukuki sonuçları doğurmaz” hükmü gereğince gerekçeli kararın sanığın öğrenmesinden sonra sanık tarafından yapılan temyiz ve eski hale getirme başvurusunun süresinde olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- 5252 sayılı Yasa’nın 9/3 maddesi uyarınca sanık yararına olan hükmün, önceki ve sonraki yasaların ilgili bütün hükümlerinin somut olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle bulunması gerektiğinin ve 5237 sayılı TCK’nın 141 ve 142. maddelerinde tanımlanan hırsızlık suçu ile 765 sayılı TCK.’nın 493/1 maddesinde yer alan suçun öğelerinin farklı olduğu, somut olaya göre, sanığın eyleminin, 142/1-b maddesinde düzenlenen hırsızlık suçunun yanında aynı yasanın 116/1. maddesine uyan işyeri dokunulmazlığını bozma ve yakınma bulunduğu için aynı Yasanın 151/1.maddesine uyan mala zarar verme suçlarını da oluşturduğu gözetilerek, sanık hakkında 765 sayılı TCK’nın 493/1, 522, 40. maddeleriyle, 5237 sayılı TCK’na göre 142/1-b, 116/1 ve 151/1 maddeleri uygulanarak denetime olanak verecek şekilde her bir eylem için ayrı ayrı uygulamalar yapılarak lehe olan yasanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, denetime olanak vermeyecek şekilde yapılan karşılaştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Çalınan malların değerinin, suç tarihindeki ekonomik koşullar, paranın satın alma gücü ve yerleşen uygulamaya göre, TCK’nın 522/1. maddesinin uygulanmasında pek hafif yerine hafif kabul edilerek, sanık hakkında fazla ceza tayini,
3- Sanığın hırsızlık eyleminden sonra şüphe üzerine yakalandığında üzerindeki suça konu ziynet eşyalarına el konulduğu, sanığın eşyaları çaldığı evi polis görevlilerine göstererek iadesini sağlamış ise de; müştekinin önceden hırsızlık eylemi ile ilgili müraacatta bulunmuş olması nedeniyle, rızai bir iade bulunmamasına rağmen sanığın cezasından 765 sayılı TCK’nın 523. maddesi uyarınca indirim yapılması,
4- Suç tarihinde tekerrüre esas sabıkası bulunmayan sanık hakkında 765 sayılı TCK’nın 81/1-3. maddeleri ile uygulama yapılması,
5- Suç tarihinde sabıka kaydı bulunmayan sanık hakkında hükümden sonra 08.02.2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasa’nın 562.maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 231.maddesi uyarınca ve bu maddenin 6.fıkrasına 25.07.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6008 sayılı Yasanın 7. maddesi ile eklenen cümle de gözetilerek; hükmolunan cezanın tür ve süresine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık Ö.. T..’ın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, sanık hakkında CMUK’un 326/son maddesi hükmünün gözetilmesine, 08.05.2014 tarihinde oy birliği ile karar verildi.