Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2013/26153 E. 2014/31160 K. 10.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/26153
KARAR NO : 2014/31160
KARAR TARİHİ : 10.11.2014

Tebliğname No : 2 – 2013/123965
MAHKEMESİ : Antalya 7. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 25/01/2013
NUMARASI : 2011/622 (E) ve 2013/77 (K)
SUÇ : Karşılıksız yararlanma

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
02.07.2012 tarihinde kabul edilip 28344 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı “Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkındaki” Kanun’un geçici 2. maddesinin 1. ve 2. fıkrası hükümleri birlikte ele alınıp değerlendirildiğinde yapılan değişiklikle amaçlananın bu kapsam dâhilindeki suçlar bakımından kurum zararının ödenmesi halinde, olayın sanık ya da sanıkları hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilerek işin esasına girilmesinin önlenmesi olduğu gözetilerek, sanığa “kurum tarafından 30.03.2011 tarihli kaçak elektrik tüketim tahakkuku belgesinde hesaplanan normal tarifeye göre cezasız kaçak kullanım bedeli olan 3061,74 TL’yi ödeyerek şikayetçi kurumun zararını gidermesi halinde 6352 sayılı Yasanın Geçici 2/2 maddesi gereğince hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceğine” dair bildirimde bulunularak sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden zarar miktarı belirtmeyen eksik bildirimle yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık B.. G..’in temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 10.11.2014 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ
5 Temmuz 2012 gün ve 28344 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı “Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava Ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun”un Geçici 2. maddesi aynen şu şekildedir:
“(1) Bu Kanunda yapılan değişiklikler karşısında; ilgili suçlardan dolayı açılan ve temyiz aşamasında bulunan dava dosyalarından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunanlar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca; Yargıtay ilgili dairesinde bulunan dosyalar ise bu dairece, hükmü veren mahkemeye gönderilir.
(2) Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun ve doğal gazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi dolayısıyla bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla hakkında hırsızlık suçundan dolayı kovuşturma yapılan veya kesinleşmiş olup olmadığına bakılmaksızın hakkında hüküm verilen kişinin, bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde, zararı tamamen tazmin etmesi hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz, verilen ceza tüm sonuçlarıyla ortadan kalkar.”
Görülüyor ki ilgili madde metninde sanığa mahkeme tarafından ihtar yapılması gerektiğine dair hiçbir hüküm bulunmamaktadır.
Yine TCK’nun “Etkin pişmanlık” başlığı altındaki 168. maddesine 5352 sayılı Kanunun 84. maddesiyle eklenen beşinci fıkra aynen şöyledir:
“(5) Karşılıksız yararlanma suçunda, fail, azmettiren veya yardım edenin pişmanlık göstererek mağdurun, kamunun veya özel hukuk tüzel kişisinin uğradığı zararı, soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi halinde kamu davası açılmaz; zararın hüküm verilinceye kadar tamamen tazmin edilmesi halinde ise, verilecek ceza üçte birine kadar indirilir. Ancak kişi, bu fıkra hükmünden iki defadan fazla yararlanamaz.”
TCK’nun 163. maddesine beşinci fıkrasında da bu müesseseyi diğer etnik pişmanlık hükümlerinden ayırıp mahkemeye ihtar yükümlülüğü yükleyen bir hüküm mevcut olmadığı anlaşılmaktadır.
Sanık uyuşmazlıktan ve hakkındaki davadan haberdardır. 30.03.2011 tarihli tahakkuk belgesinde sorumlu olduğu cezasız tutar bellidir. Sanık ödeme yapacağına dair bir beyanda ve davranışta bulunmamış olup, temyiz dilekçesinde dahi bu yönde bir talebi mevcut değildir.
Burada uyulması gereken husus 6352 sayılı “Kanunun Geçici 2. maddesinin ikinci fıkrasında belirlenen 6 aylık sürenin beklenip beklenilmediğidir. Hüküm 25.01.2013 tarihinde kurulmuş olup, Kanunun öngördüğü süre gözetilmiştir.
Açıklanan sebeplerle sanığa miktar belirtilerek ihtar yapılmasına ilişkin bozma kararının yerinde olmadığı, hükmün onanması gerektiği düşüncesindeyim.10.11.2014