Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2013/18508 E. 2014/18061 K. 20.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/18508
KARAR NO : 2014/18061
KARAR TARİHİ : 20.05.2014

Tebliğname No : 6 – 2011/319360
MAHKEMESİ : Uşak 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 12/04/2011
NUMARASI : 2010/413 (E) ve 2011/212 (K)
SUÇ : Hırsızlık, konut dokunulmazlığını bozma, mala zarar verme

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Suça sürüklenen çocuğun adli sicil kaydında yer alan Kadıköy 1. Çocuk Mahkemesinin 2009/46-369 Esas-Karar sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin ilam yönünden mahkemesine her zaman ihbarda bulunulması mümkün görülmüştür.
I-Suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde,
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; atılı suçun suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-5237 sayılı TCK’nın 2/1. maddesinin 2. cümlesinin “Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.” hükmünü taşıdığı, aynı Kanun’un 31. maddesi uyarınca, fiili işlediği sırada 12 yaşından küçük olan ya da 12 – 15 yaş grubunda olup da işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya davranışlarını yönlendirme yeteneği yeterince gelişmeyen kişilerin (çocukların) cezai sorumluluğunun olmadığı, ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanacağı, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 11. maddesinin “Bu Kanunda düzenlenen koruyucu ve destekleyici tedbirler, suça sürüklenen ve ceza sorumluluğu olmayan çocuklar bakımından, çocuklara özgü güvenlik tedbiri olarak anlaşılır.” hükmünü içerip, aynı Kanun’un 5. maddesinin başlığının ise; “koruyucu ve destekleyici tedbirler” olduğu göz önüne alındığında yukarıda özetlenen âmir hükümler çerçevesinde mahkemece cezaî sorumluluğu bulunduğuna kanaat getirilen suça sürüklenen çocuk hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 5/1.a ve 5/1.d maddesi uyarınca sağlık ve denetim tedbirine hükmolunamayacağının gözetilmemesi,
2-T.C. Anayasa’sının 90. maddesinin son fıkrası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesi ışığında, 5271 sayılı CMK’nın 150, 234 ve 239. maddeleri ile 5320 sayılı Yasanın 13. maddesine dayanılarak hazırlanan, Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 8. maddesi gereğince, sanıklar için baro tarafından görevlendirilen zorunlu müdafiinin ücretinin sanıklardan alınmasına hükmedilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde zorunlu müdafii ücretinin suça sürüklenen çocuktan alınmasına hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk S.. G.. müdafiinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, 1- hüküm fıkrasından “sağlık ve denetim tedbiri uygulanmasına” ilişkin bölümün çıkarılmasına 2- hüküm fıkrasından zorunlu müdafi gideri ile ilgili bölüm çıkarılarak yerine “ 173,36 TL yargılama giderinin suça sürüklenen çocuktan tahsiline,” ibaresi eklenmek suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
II-Suça sürüklenen çocuk hakkında konut dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar verme suçlarından kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince,
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; atılı suçların suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Suç tarihinde 18 yaşından küçük olan ve daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş olan suça sürüklenen çocuk hakkında, atılı suçlardan verilen kısa süreli hapis cezalarının, 5237 sayılı TCK’nın 50/3 maddesi gereğince aynı yasanın 50/1 maddesinde yazılı seçenek yaptırımlardan birisine çevrilmesinde zorunluluk olduğu gözetilmeden, suça sürüklenen çocuğun, önceki adli para cezasına ilişkin mahkumiyetleri ve hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının, kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın, seçenek yaptırıma çevrilmesine engel teşkil edeceği gerekçe kılınarak yazılı şekilde hüküm kurulması,
3-5237 sayılı TCK’nın 2/1. maddesinin 2. cümlesinin “Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.” hükmünü taşıdığı, aynı Kanun’un 31. maddesi uyarınca, fiili işlediği sırada 12 yaşından küçük olan ya da 12 – 15 yaş grubunda olup da işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya davranışlarını yönlendirme yeteneği yeterince gelişmeyen kişilerin (çocukların) cezai sorumluluğunun olmadığı, ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanacağı, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 11. maddesinin “Bu Kanunda düzenlenen koruyucu ve destekleyici tedbirler, suça sürüklenen ve ceza sorumluluğu olmayan çocuklar bakımından, çocuklara özgü güvenlik tedbiri olarak anlaşılır.” hükmünü içerip, aynı Kanun’un 5. maddesinin başlığının ise; “koruyucu ve destekleyici tedbirler” olduğu göz önüne alındığında yukarıda özetlenen âmir hükümler çerçevesinde mahkemece cezaî sorumluluğu bulunduğuna kanaat getirilen suça sürüklenen çocuk hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 5/1.a ve 5/1.d maddesi uyarınca sağlık ve denetim tedbirine hükmolunamayacağının gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk S.. G.. müdafiinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 20.5.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.