Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2013/18315 E. 2014/24756 K. 09.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/18315
KARAR NO : 2014/24756
KARAR TARİHİ : 09.09.2014

Tebliğname No : 6 – 2011/307018
MAHKEMESİ : Eskişehir 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 09/06/2011
NUMARASI : 2007/31 (E) ve 2011/522 (K)
SUÇ : Hırsızlık, işyeri dokunulmazlığının ihlali

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
I-Sanık R.. K.. hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
Sanık hakkında uygulanan kanun maddesinin TCK’nın 142/1-b maddesi yerine 141/1-b olarak gösterilmiş olması mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olarak görülmüştür.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Mağdur H.. B..’in 03/07/2007 tarihli celsede şikayetten vazgeçmiş olması karşısında katlan sıfatının sona ermiş olması nedeniyle katılan lehine vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi ,
2-Kasten işlemiş olduğu suçtan hapis cezasıyla mahkumiyetin yasal sonucu olarak sanığın, 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin “c” bendinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yalnızca kendi alt soyu üzerindeki vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddelerin 3. fıkrası uyarınca mahkum olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi ,
Bozmayı gerektirmiş, sanık R.. K..’ın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından katılan lehine vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin bölüm tamamen çıkartılarak ve ‘‘TCK’nun 53/1. maddesinin uygulanmasına’’ ilişkin bölüm de çıkarılarak, yerine ‘‘53/1. maddesinde belirtilen ve 53/3. maddesindeki kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri dışındaki haklardan sanığın mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar; 53/3. maddesi gözetilerek 53/1-c maddesi uyarınca kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına’’ tümcesinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
II-Sanık R.. K.. hakkındaki iş yeri dokunulmazlığını ihlal suçundan kurulan hüküm ile sanık M.. A.. hakkında hırsızlık ve iş yeri dokunulmazlığını ihlal suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Sanık M.. A..’un 18 yaşını tamamladığı celseye kadar oturumların gizli yapılması gerektiği gözetilmemiş ise de, giderilme imkanı bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-İddianamelerdeki olayın anlatım biçimi ve uygulanması istenen yasa maddelerine göre; sanıklar hakkında işyeri dokunulmazlığını ihlal suçundan 5271 sayılı CMK’nın 170. maddesine uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığının anlaşılması karşısında; hükmün konusunun iddianamede gösterilen eylemle sınırlı olduğu gözetilmeden ek savunma ile dava konusu dışına çıkılarak 5271 sayılı CMK’nın 225/1. maddesine aykırı davranılması,
2-Sanık M.. A.. hakkında suç tarihinde yürürlükte bulunan 5395 sayılı yasanın 24. maddesi gereği uzlama kapsamında bulunan hırsızlık suçu nedeniyle hüküm kurulurken, 5560 sayılı yasa ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi gereğince uzlaşmanın 18 yaşından küçükler için kanuni temsilcisine sorulmadan hüküm kurulması ve halen 18 yaşını doldurmuş olması münasebetiyle kendisinden yeniden uzlaşma isteyip istemediği hususunun sorulması gerektiğinin gözetilmemesi
3- Sanık M.. A.. hakkında hırsızlık suçundan hüküm kurulurken uygulanan kanun maddesinin TCK’nın 142/1-b maddesi yerine 141/1-b olarak gösterilmiş olması,
4- Sanık M.. A.. hakkında hırsızlık suçundan hüküm kurulurken TCK’nın 31/3. maddesi gereği tayin olunan cezada 1/3 oranında indirim yapılırken “1 yıl 9 ay” yerine “1 yıl 9 ay 15 gün” hapis cezasına hükmedilerek fazla ceza tayin edilmiş olması
5-Mağdur H.. B..’in 03/07/2007 tarihli celsede şikayetten vazgeçmiş olması karşısında katlan sıfatının sona ermiş olması nedeniyle katılan lehine vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi ,
Kabule göre de ;
1-Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun birden fazla kişi tarafından birlikte işlendiğinin anlaşılması karşısında ; sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK.nun 119/1-c maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Sanık M.. A.. hakkında iş yeri dokunulmazlığını ihlal suçundan hüküm kurulurken yaş küçüklüğü nedeniyle 5275 sayılı CGİK’nun 106/4. maddesi gereğince adlî para cezasının ödenmemesi hâlinde hapse çevrilemeyeceğinin gözetilmemesi,
3-Kasten işlemiş olduğu suçtan hapis cezasıyla mahkumiyetin yasal sonucu olarak sanık R.. K..’ın, 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin “c” bendinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yalnızca kendi alt soyu üzerindeki vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddelerin 3. fıkrası uyarınca mahkum olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık M.. A.. müdafiinin ve sanık R.. K..’ın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’un 326/son maddesi uyarınca hükmolunan cezanın süresi bakımından kazanılmış hakkın korunmasına 09/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.