YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/16491
KARAR NO : 2014/14131
KARAR TARİHİ : 15.04.2014
Tebliğname No : 6 – 2011/324417
MAHKEMESİ : Bakırköy 25. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 26/04/2011
NUMARASI : 2007/1707 (E) ve 2011/347 (K)
SUÇ : Hırsızlık, işyeri dokunulmazlığını ihlal etme, mala zarar verme
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
I-Sanık Ç.. K.. hakkında mala zarar verme ve sanık B.. E.. hakkında hırsızlık suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Sanık Ç.. K.. hakkında mala zarar verme suçuna yönelik kurulan hükümde; kısa süreli hapis cezası ertelenenler hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53/4 fıkrası uyarınca 53/1 fıkrasının uygulanamayacağı, mahkemece sanığa verilen kısa süreli hapis cezasının ise ertelenmediği anlaşılmakla, özgürlüğü bağlayıcı ceza ile hükümlülüğüne karar verilen sanık hakkında TCK’nın 53. maddesi ile uygulama yapılmamış ise de infaz aşamasında dikkate alınabileceğinden, diğer sanık B.. E.. hakkında hırsızlık suçuna yönelik kurulan hükümde; suça konu malzemelerin önem ve değeri, meydana gelen zararın ağırlığı dikkate alınarak 5237 sayılı TCK’nın 61. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken alt sınırdan hüküm kurulması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Sanık Ç.. K..’nun tekerrüre esas alınan ilamında yaş küçüklüğü nedeniyle ceza indirimi uygulanmış olması ve başkaca tekerrüre esas ilamının bulunmaması karşısında, tekerrüre esas alınan ilamın TCK’nın 58/5. maddesine göre tekerrüre esas alınamayacağının gözetilmemesi,
2-Katılanın 18.04.2006 tarihli kolluk ifadesine göre, işyerinden 23:50’de ayrılıp, 06:45’de işyerine gittiğinde hırsızlık olduğunu farkettiği ve suç tarihinde güneşin 05:17’de doğduğu göz önünde bulundurularak, sanık B.. E..’nun üzerine atılı hırsızlık eyleminin gece sayılan zaman dilimi içerisinde gerçekleştiğinin kesin olarak belli olmaması nedeniyle, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği eylemin gündüz vakti işlendiğinin kabulü ile hüküm kurulması gerekirken, suç saati kesin olarak tespit edilmeden, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 143. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayin edilmiş olması,
3-Yargılama giderlerinin her bir sanığın sebep olduğu tutar kadar ayrı ayrı yükletilmesi gerektiği gözetilmeden, sanıklardan müteselsilen alınmasına karar verilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 326/2. maddesine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık Ç.. K.. müdafii ile sanık B.. E..’nun temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından sanık Ç.. K.. hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkarılmasına, sanık B.. E.. hakkında 5237 sayılı TCK’nın 143. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılarak, aynı Yasanın 142/1-b maddesi gereğince sonuç cezanın 2 yıl hapis cezası olarak belirlenmesine ve “yargılama giderlerinin sanıklardan müteselsilen alınmasına” ilişkin bölümünün çıkarılarak, yerine “2 adet davetiye, 2 adet posta, 1 bilirkişi gideri olmak üzere toplam 27,75 TL yargılama giderinin 13,88 TL’sinin sanık Ç.. K..’dan, 13,88 TL’sinin ise diğer sanık B.. E..’ndan tahsili ile hazineye irat kaydına,” cümlesinin eklenmesi suretiyle, eleştiri dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
II-Sanık Ç.. K.. hakkında hırsızlık ve birden fazla kişi ile birlikte işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarından, diğer sanık B.. E.. hakkında ise birden fazla kişi ile birlikte işyeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından kurulan hükümlerin temyiz incelenmesine gelince;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
1-Dairemizce de benimsenen ve Y.C.G.K.’nın 16.04.2013 günlü, 2012/6-1307 esas ve 2013/151 sayılı kararı uyarınca iddianamelerdeki olayın anlatım biçimi ve uygulanması istenen yasa maddelerine göre; sanıklardan Ç.. K.. hakkında işyeri dokunulmazlığının ihlali, diğer sanık B.. E.. hakkında ise işyeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından 5271 sayılı CMK’nın 170. maddesine uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığı gibi, iddianame de düzenlenmediğinin anlaşılması karşısında; hükmün konusunun iddianamede gösterilen eylemle sınırlı olduğu gözetilmeden dava konusu dışına çıkılarak 5271 sayılı CMK’nın 225/1. maddesine aykırı davranılması,
2-Katılanın 18.04.2006 tarihli kolluk ifadesine göre, işyerinden 23:50’de ayrılıp, 06:45’de işyerine gittiğinde hırsızlık olduğunu farkettiği ve suç tarihinde güneşin 05:17’de doğduğu göz önünde bulundurularak, hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığının ihlali eylemlerinin gece sayılan zaman dilimi içerisinde gerçekleştiğinin kesin olarak belli olmaması nedeniyle, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği her iki eylemin de gündüz vakti işlendiğinin kabulü ile hüküm kurulması gerekirken, suç saati kesin olarak tespit edilmeden, sanık Ç.. K.. hakkında hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCK’nın 143., her iki sanık hakkında da işyeri dokunulmazlığının ihlali suçundan TCK’nın 116/2 maddesi yerine 116/4. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayin edilmiş olması,
3-Kabule göre de;
a-Sanık Ç.. K..’nun üzerine atılı hırsızlık suçuna konu malzemelerin önem ve değeri, meydana gelen zararın ağırlığı dikkate alınarak 5237 sayılı TCK’nın 61. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin düşünülmemesi,
b-Yargılama giderlerinin her bir sanığın sebep olduğu tutar kadar ayrı ayrı yükletilmesi gerektiği gözetilmeden, sanıklardan müteselsilen alınmasına karar verilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 326/2. maddesine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık Ç.. K.. müdafii ile sanık B.. E..’nun temyiz istemleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca sonuç ceza bakımından kazanılmış hakkın gözetilmesine, 15.04.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.