Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2013/11855 E. 2014/9699 K. 18.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/11855
KARAR NO : 2014/9699
KARAR TARİHİ : 18.03.2014

Tebliğname No : 6 – 2011/222375
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 27. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 12/03/2010
NUMARASI : 2009/720 (E) ve 2010/162 (K)
SUÇ : Hırsızlık, konut dokunulmazlığını bozma

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Kararın suça sürüklenen çocuğun yokluğunda verildiği, yapılan araştırmada ise suça sürüklenen çocuğun tebligat tarihinde cezaevinde bulunduğu ve gerekçeli kararın cezaevi kanalı ile kendisine tebliğ edilmediği anlaşılmakla, suça sürüklenen çocuğun 10.03.2011 tarihinde verdiği temyiz mahiyetindeki dilekçesi süresinde kabul edilerek Kartal 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.03.2011 tarih, 2009/720 Esas ve 2010/162 Karar sayılı temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararın kaldırılarak yapılan incelemede;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Hırsızlık suçuna konu eşyanın önem ve değeri, meydana gelen zararın ağırlığı dikkate alınarak 5237 sayılı TCK’nın 61. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken alt sınırdan hüküm kurulması,
2-Katılanın saat 23.00’de kilitleyerek evinin önüne park ettiği aracının, gece 03.00-03.30 sıralarında halen yerinde olduğu, sabah 07.00 sıralarında uyandığında aracının çalınmış olduğunu anlamış olması ile suç tarihinde güneşin 05.17’de doğması göz önünde bulundurularak, hırsızlık ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarının gece sayılan zaman dilimi içerisinde gerçekleştiğinin kesin olarak belli olmaması nedeniyle, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı eylemlerin gündüz vakti işlendiğinin kabulü ile hüküm kurulması gerekirken, suç saati kesin olarak tespit edilmeden, 5237 sayılı TCK’nın 143. maddesince artırım yapılması ve TCK’nın 116/1 maddesi yerine 116/4 maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayin edilmiş olması,
3-Suça sürüklenen çocuğun geçmiş hükümlülüğü bulunmadığı, mahkemece bir daha suç işlemeyeceğine dair kanaate ulaşıldığına dair herhangi bir belirlemenin de yapılmadığı, konut dokunulmazlığını ihlal suçunun niteliği gereği bir zarardan da söz edilemeyeceği anlaşılmakla, hükümden önce 08.02.2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasa’nın 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesi uyarınca ve bu maddenin 6. fıkrasına 25.07.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6008 sayılı Yasanın 7. maddesi ile eklenen cümle de gözetilerek; konut dokunulmazlığının ihlali suçundan hükmolunan cezanın tür ve süresine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
4-Suça sürüklenen çocuğun, suç tarihinde 18 yaşını tamamlamamış olması ve daha önce hapis cezasına mahkûm edilmediğinin anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 50/3. maddesi gereğince, suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı konut dokunulmazlığının ihlali suçuna yönelik hükmedilen kısa süreli hapis cezasının aynı Kanunun 50/1. maddesinde öngörülen seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinde zorunluluk bulunduğunun gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk T.. Ç..’ın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, CMK’nın 326/son maddesi uyarınca suça sürüklenen çocuğun kazanılmış hakkının korunmasına, 18.03.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.