Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2013/10060 E. 2014/16019 K. 05.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/10060
KARAR NO : 2014/16019
KARAR TARİHİ : 05.05.2014

Tebliğname No : 2 – 2012/109750
MAHKEMESİ : İstanbul 23. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 21/11/2011
NUMARASI : 2010/353 (E) ve 2011/393 (K)
SUÇ : Hırsızlık

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık hakkında kurulan hükümde TCK’nın 58. maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Soruşturma sırasında ifadeleri alınan müştekiler, eve şifreli kilidi bulunan pencere demirlerinin şifreli kilidi açılarak girildiğini, sanığın ise, açık olan pencereden girdiklerini beyan etmesine ve mahkemece asma kilit kırılarak içeriye girildiğinin kabulüyle TCK’nın 142/2-d. maddesi uyarınca uygulama yapıldığı anlaşılmakla, müşteki ve gerekirse mümzii tanıklar dinlenmek suretiyle olay yeri olan eve, giriş şekli ile eve girerken anılan kilit açılmışsa ne şekilde açıldığının tespiti ile sonucuna göre, hükümdeki kabul ve uygulama maddesi arasındaki çelişki de giderilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
2-Sanık 13.09.2010 tarihli soruşturma aşamasındaki ifadesinde saat 04.00 civarında suçu işlediğini bildirmesi, zabıtanın ise sanıkları 07.30 civarı sanığı yakaladıklarını bildirir tutanak tanzim etmeleri ve müşteki A.. G..’un saat:06.30 uyandığında evde herhangi bir olumsuzluk bulunmadığına dair beyanı karşısında, suçun işlenme saatine ilişkin çelişki giderilmek suretiyle TCK’nın 143. maddesinin uygulanmasının gerekip gerekmediği hususunda deliller belirtilip tartışılmadan yazılı şekilde karar verilmesi,
3-Sanığın evden eşyayı alıp ayrıldıktan sonra, ana caddeye çıktığında, her hangi bir şekilde baştan itibaren bir takip bulunmadan, ana cadde üzerinde denetim görevini ifa eden ve sanığın durumundan şüphe ederek, ticari bir taksiye binerken durduran polis memurlarından kaçtığı ve bilahare takiple yakalandığının anlaşılması karşısında, sanığın suça konu eşyayı hakimiyet alanına geçirdiğiden eylemin tamamlanmış olmasına karşın, sanık hakkında TCK’nın.35. maddesi ile uygulama yapılması,
4-Kasten işlemiş olduğu suçtan, hapis cezasıyla mahkûmiyetinin yasal sonucu olarak sanığın, 5237 sayılı TCY’nin 53/1. maddesinin “a,b,c,d,e” bendinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezanın infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkûm olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanık M.. E..’in temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’un 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın gözetilmesine, sonuç cezanın lehe olması halinde bozmanın hükmü temyiz etmeyen sanığa da teşmiline, 05.05.2014 tarihinde oy birliği ile karar verildi.