Yargıtay Kararı 13. Ceza Dairesi 2012/26268 E. 2014/10435 K. 20.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/26268
KARAR NO : 2014/10435
KARAR TARİHİ : 20.03.2014

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık, konut dokunulmazlığını ihlal, mala zarar verme, plakada sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
I-Sanık hakkında sahtecilik suçundan kurulan hükmün temyiz incelenmesinde:
Sanığın eylemine uyan 765 sayılı TCK’nın 333/2. maddesinde belirtilen sahtecilik suçu için öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre, aynı Yasanın 102/4, 104/2. maddeleri ile 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın aynı suça uyan 204/1, 66/1-e, 67/4. maddelerinin ayrı ayrı ve bir bütün olarak uygulanması sonucu, anılan Yasanın 7/2, 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddeleri ışığında, zamanaşımı bakımından 765 sayılı Yasa hükümlerinin sanık yararına olması ve sanık hakkında ilk mahkumiyet hükmünün kurulduğu 21.12.2006 tarihinden hüküm tarihi olan 20.06.2012 tarihine kadar zamanaşımını kesen herhangi bir işlem yapılmadan bu sürenin geçtiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık …’nin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, bozma sebebi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,
II-Sanık hakkında hırsızlık, kamu malına zarar verme ve işyeri dokunulmazlığını ihlal suçlarından kurulan hükümlerin temyiz incelenmesine gelince:
Sanık hakkında kamu malına zarar verme suçundan TCK’nın 152/1-a maddesi yerine uygulama yerinde TCK’nın 152/1. maddesi gösterilmiş ise de yerinde giderilebilir yazım hatası olarak kabul edilmiş ve sanığın, işyeri dokunulmazlığını bozma suçunu arkadaşı Ahmet ile birlikte işlediğinin anlaşılması karşısında, hakkında 5237 sayılı TCK’nın 119/1-c maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamış, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.01.2013 tarih ve 2012/1142 esas 2013/ 17 karar sayılı içtihadında belirtildiği üzere, TCK’nın 119. maddesi kapsamında ki nitelikli konut dokunulmazlığını bozma suçu, CMK’nın 253/1. fıkrası “b” bendi 3. nolu alt bendi kapsamı dışında bulunduğundan; uzlaşma hükümlerinin uygulanmaması nedeniyle tebliğnamede ki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmamış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Mahkumiyetin yasal sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesindeki bütün hakları kullanmaktan yasaklanmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde bir kısım hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık …’nin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle kısmen isteme uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından ‘‘53/1. maddesinin uygulanmasına’’ ilişkin bölüm çıkarılarak, yerine ‘‘53/1. maddesinde belirtilen ve 53/3. maddesindeki kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri dışındaki haklardan sanığın mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar; 53/3. maddesi gözetilerek 53/1-c maddesi uyarınca kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına’’ cümlelerinin eklenmesi suretiyle, eleştiri dışında, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20.03.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.