Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2023/8239 E. 2023/8197 K. 04.12.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/8239
KARAR NO : 2023/8197
KARAR TARİHİ : 04.12.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davalı/ihale alıcısı ile davacı/borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikayetçi borçlunun sair sebeplerle İcra İflas Kanunu’nun 133. maddesi gereğince yapılan tamamlayıcı ihalenin feshi talebiyle mahkemeye başvurduğu, İlk Derece Mahkemesince ihalenin feshi talebinin reddine karar verildiği, borçlu tarafından karara karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; dava konusu ihalenin dayanağı olan ilk ihalenin feshine karar verilmesi nedeniyle 28.07.2021 tarihinde yapılan ihalenin konusuz kaldığından bahisle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ihalenin feshi şikayeti konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, hükmün taraflarca temyiz edildiği görülmüştür.
Somut olayda; her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesi kararında 28.04.2021 tarihinde ihalesi yapılan taşınmaz hakkında Sapanca İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/19 Esas, 2021/35 Karar sayılı kararı ile ihalenin feshine karar verildiği, verilen kararın tarafların istinaf etmemesi üzerine 07.11.2022 tarihinde kesinleştiği, ihalenin feshine dair kararın kesinleşmesi ile yapılan ikinci ihalenin dayanağını teşkil eden ihale ortadan kalkmakla İİK’nın 133. maddesine göre 28.07.2021 tarihinde yapılan ihalenin konusuz kaldığı gerekçesine dayanılmış ise de, yapılan incelemede Sapanca İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/19 Esas, 2021/35 Karar sayılı kararı ile ihalenin feshi talebinin reddine karar verildiği, verilen kararın taraflarca istinaf edilmemesi üzerine 07.11.2022 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla işin esasının incelenmesi gerekmektedir.
Öte yandan; ihalenin feshini isteyen kişinin talebinin icra mahkemesince dinlenebilmesi için şikayetçinin, gerçekleştiğini iddia ettiği fesih sebebinin kendi menfaatlerini ihlal ettiğini ispat etmesi zorunludur. Zarar unsurunun gerçekleşmemesi halinde şikayetçinin ihalenin feshini istemesinde hukuki yararı bulunmayıp, icra mahkemesince, yapılacak ilk inceleme sonucunda, ihalenin feshini isteyen kişinin ihalenin feshedilmesinde hukuki yararı bulunmadığı kanısına varılırsa ihalenin feshi talebi esasa girilmeden usulden reddedilmelidir. Bu sayede cebri artırmalara katılım artacak ve buna bağlı olarak da malın gerçek değerinde ihale edilmesi sağlanacaktır. (ARSLAN Ramazan; (1984), İcra – İflas Hukukunda İhale ve İhalenin Feshi, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara).

Bahse konu zararın varlığının tespiti yönünden ise, Dairemizce; satılan malın muhammen bedel veya üstünde bir bedelle satılmış olması hâlinde, ihalenin feshini istemekte kural olarak hukuki yararın bulunmadığına; kıymete yönelik itirazların varlığı, fesat iddiası ya da kamu düzeninden sayılan takip hukukuna dair ilkeler gibi bazı istisnai hallerde ise, malın muhammen değerin üzerinde satılması durumunda dahi şikayetçinin fesih isteminde hukuki yararının bulunduğuna dair görüş istikrarlı şekilde uygulanagelmiştir.
Covid 19 salgını sonrası dünyada ve ülkemizde meydana gelen ekonomik durgunluk, üretim süreçlerindeki yavaşlama sonunda fiyatlarda meydana gelen ani, orantısız yükselişle birlikte paranın alım gücündeki değişiklikler ile taşınır ve taşınmaz değerlerinde oluşan büyük artışlar, 7343 sayılı Kanun ile mahcuz ya da merhun malların cebri satışında başlıca yöntem olan açık artırmanın elektronik ortama taşınması ile beraber muhammen değerin üzerinde sonuçlanan satışların artmış olması da dikkate alınarak, Dairemizce görüş değişikliğine gidilmek suretiyle, ihale edilen mal muhammen bedelin üstünde bir bedelle satılmış olmakla beraber yapılan usulsüzlük malın daha yüksek bedelle satılmasını önlemiş ise (yani ihalenin feshi sebebi olarak dayanılan yolsuzluk yapılmamış olsa idi mal daha yüksek bedelle satılabilecek idi ise) malın daha yüksek bir bedelle satılamamış olmasından zarar görmüş olan ilgilinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekeceği görüşü benimsenmiştir. Asıl olan malın gerçek değerinden ihale edilmesi olup, malın salt muhammen değerin üzerinde satılmış olması her zaman zarar unsurunun oluşmayacağı ve malın gerçek değerini bulduğu anlamında yorumlanamaz. Bu cümleden olmak üzere, kanun koyucu aksini murat etmiş olsaydı, muhammen değerin üzerindeki satışlarda ihalelerin feshedilemeyeceğini düzenlemiş olurdu.
Hal böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, Dairemizin yukarıda yazılı görüş değişikliği de dikkate alınarak şikayetçi borçlunun icra mahkemesine başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü ve aşamalarda tekrar ettiği tüm fesih iddialarının esası incelenerek hüküm kurulması için kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca, … Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 13.09.2023 tarih ve 2023/619 E.- 2023/1024 K. sayılı kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı/ihale alıcısı ile davacı/borçlunun esasa ilişkin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 04.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.