Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2023/6120 E. 2023/6634 K. 25.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/6120
KARAR NO : 2023/6634
KARAR TARİHİ : 25.10.2023

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı/alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz incelemesinin duruşmalı yapılmasına işin ivediliği ve niteliği nedeniyle 5311 Sayılı Kanunla değişik İİK’nın 366. maddesi hükmü uygun bulunmadığından bu yöndeki isteğin reddine oy birliği ile karar verildikten sonra işin esası incelendi:
Şikayetçi borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, 562 ada, 88 parsel, 6 nolu bağımsız bölümün haline münasip meskeni olduğunu ileri sürerek haczin kaldırılması talebinde bulunduğu, İlk Derece Mahkemesince şikayetin kısmen kabulü ile şikayete konu taşınmazın 180.000,00 TL’den aşağı olmamak üzere satılmasına, bu miktarın borçluya, kalan miktarın alacaklıya verilmesine karar verildiği, borçlunun istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedildiği, bu kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine Dairemizce; istinaf yoluna başvurmayan alacaklının temyiz dilekçesinin reddine; borçlunun temyiz itirazlarının incelenmesinde ise, şikayete konu taşınmaza 22.02.2016 tarinde haciz konulduğu, bir yıl içinde satış talep edilmediğinden şikayet tarihi olan 21.02.2019 tarihi itibariyle haczin düştüğü, şikayetin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulduğu, bozmaya uyan İlk Derece Mahkemesince şikayetin hukuki yarar yokluğundan HMK’nın 114/h ve 115/2 maddesine göre usulden reddine karar verildiği, karara karşı alacaklı tarafından temyiz talebinde bulunulduğu görülmektedir.
İİK’nın 106. maddesi gereğince; alacaklı, haczolunan mal taşınır ise hacizden itibaren altı ay, taşınmaz ise hacizden itibaren bir yıl içinde satılmasını isteyebilir. Aynı Kanun’un 110. maddesinde ise yasal süresi içinde malın satılması istenmez veya talep geri alınıp da bu müddet içinde yenilenmezse, o mal üzerindeki haczin kalkacağı düzenlenmiştir.
Somut olayda, genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde, şikayete konu taşınmazın tapu kaydına 22.02.2016 tarihinde ihtiyati haciz şerhi işlendiği, örnek 7 ödeme emrinin borçluya 18.04.2016 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından henüz ödeme emri tebliğ edilmeden önce 29.02.2016 tarihinde takibe itiraz edildiği ve takibin itiraz üzerine durduğu, alacaklı tarafından 17.01.2018 tarihinde itirazın iptali davası açıldığı ve davanın derdest olduğu görülmüş olup, ihtiyati haciz sahibi alacaklı haciz kesin hacze dönüşmeden satış isteyemeyeceğinden İİK’nın 106-110. maddelerinde düzenlenen sürenin dolmadığı anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, bir davada mahkemenin veya tarafların yapmış oldukları bir usul işlemi nedeniyle taraflardan biri lehine, dolayısıyla diğeri aleyhine doğan ve gözetilmesi zorunlu olan hakka, usuli kazanılmış hak denilmektedir.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, birçok hukuk

kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır. Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır. Benzer şekilde, uygulanması gereken bir kanun hükmünün, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (HGK’nın 21.01.2004 gün ve 2004/10-44 E., 19 K.; 03.02.2010 gün ve 2010/4-40 E., 2010/54 K. sayılı kararları).
Bu sayılanların dışında, ayrıca görev, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü – C. V, 6, b İstanbul 2001, s. 4738 vd).
Öte yandan, maddi hata (hukuki yanılma), maddi veya hukuki bir olayın olup olmadığında veya koşul veya niteliklerinde yanılmayı ifade eder ( Ejder Yılmaz, Hukuk Sözlüğü, Doruk Yayınları, 1. Baskı, 1976, s. 208).
Burada belirtilen maddi hata kavramından amaç; hukuksal değerlendirme ve denetim dışında, tamamen maddi olgulara yönelik, ilk bakışta hata olduğu açık ve belirgin olup, her nasılsa inceleme sırasında gözden kaçmış ve bu tür bir yanlışlığın sürdürülmesinin kamu düzeni ve vicdanı yönünden savunulmasının mümkün bulunmadığı, yargılamanın sonucunu büyük ölçüde etkileyen ve çoğu kez tersine çeviren ve düzeltilmesinin zorunlu olduğu açık hatalardır.
“Maddi hataya dayanan bozma kararına uyulması da usulü müktesep hak teşkil etmez” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.03.1972 gün ve E:1968/1-277, K:176; 01.03.1995 gün ve E:1995/7-641, K:117; 23.01.2002 gün ve E:2001/1-1010, K:2002/1; 12.07.2006 gün ve E:2006/4-519, K:527; 04.11.2009 gün ve E:2009/13-370, K:2009/480 sayılı kararları, Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, İstanbul 2001, Cilt 5, sayfa 4771 vd.).
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için, bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir (Hukuk Genel Kurulu’nun 24.05.2017 tarih ve 2017/2-1607 Esas, 2017/968 Karar sayılı kararı).
Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde; Dairemizin 14.02.2023 tarih ve 2023/390 E. – 2023/871 K. sayılı ilâmı maddi hataya dayalı olup, İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyulması, borçlu lehine usuli kazanılmış hak oluşturmaz.
O halde, İlk Derece Mahkemesince, borçlunun meskeniyet şikayetinin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile … 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 06.06.2023 tarih ve 2023/210 E. – 2023/398 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 373/4. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 25.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.