Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2023/3327 E. 2023/3791 K. 30.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/3327
KARAR NO : 2023/3791
KARAR TARİHİ : 30.05.2023

MAHKEMESİ : Kanun Yararına Bozma Bürosu
SUÇ : Borçlunun ödeme şartını ihlâli
İNCELEME KONUSU KARAR : Tazyik Hapsi

Karabük İcra Ceza Mahkemesinin 03.06.2016 tarihli ve 2016/106 Esas, 2016/364 Sayılı kararı ile sanık …’ın, borçlunun ödeme şartını ihlâli suçundan 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 340. maddesi gereğince 1 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına ilişkin hükmün, itiraz edilmeksizin 08.09.2016 tarihinde usulüne uygun şekilde kesinleştiği anlaşılmıştır.

… Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 13.03.2023 tarihli ve 94660652-105-78-10403-2022-Kyb sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 06.04.2023 tarihli ve KYB-2023/32686 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Dairemize gönderilmekle gereği düşünüldü:

I.İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 06.04.2023 tarihli ve KYB-2023/32686 sayılı kanun yararına bozma isteminin;

“1-Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 06.06.2018 tarihli ve 2018/3315 esas, 2018/7246 karar sayılı ilamında; “…tebligat gideri, tahsil harcı ve peşin harcın ayrı ayrı rakamsal olarak gösterilmediği, takip öncesi ve sonrası faiz ile ödeme taahhüdünden son taksit tarihine kadar işleyecek faizin taahhüt tutanağında ayrı
ayrı gösterilmediği gibi, alacaklının son ödeme tarihine kadar işleyecek faizden feragat beyanının da yer almadığı, bu nedenlerle işleyen ve işleyecek faiz miktarının taahhüt tutanağında usulüne uygun olarak gösterilmemesi nedeniyle belirsizlik bulunduğu dolayısıyla sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmadığı anlaşılmakla, sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde isabet görülmediği…” şeklinde yer alan açıklamalar nazara alındığında,

Dosya kapsamına göre, 2004 sayılı Kanun’un 340. maddesi gereğince taahhüdü ihlâl suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekâlet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiği halde, Karabük 2. İcra Müdürlüğünün 2014/4723 Esas sayılı takip dosyasında mevcut 20.10.2015 tarihli ödeme taahhüdünde takip öncesi, takip sonrası faiz ile ödeme taahhüdünden son taksit tarihine kadar işleyecek faiz ve başvuru harcı, tebligat gideri ile peşin harcın ayrı ayrı rakamsal olarak gösterilmemesi nedeniyle belirsizlik bulunduğu, anılan nedenlerle taahhüdün geçerli olmadığı anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde,

2-Kabule göre de,

2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 340. maddesinde yer alan, “111 inci madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlâl eden borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir.” şeklindeki düzenlemeye nazaran, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.11.2006 tarihli ve 2006/16.HD-220-231 sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, disiplin ve tazyik hapsinin bir “hapis” cezası olmadığı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 2. maddesinde tanımlanan “disiplin hapsi” kavramı içinde kaldığı ve kısmî bir düzeni korumak amacıyla getirildiği, kişinin kendisinden beklenen yükümlülüğü yerine getirdiği takdirde de serbest kalacağının düzenlendiğine göre, sanık hakkında 2004 sayılı Kanun’un 344. maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsine hükmedilmesi gerekirken, 1 aya kadar hapsen tazyikine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”

Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.

II.GEREKÇE
1.Sanığın, yargılama konusu eylemi için 2004 sayılı Kanun’un 340. Maddesinde “üç aya kadar tazyik hapsi” öngörüldüğü belirlenmiştir.

2.2004 sayılı Kanun’un “Borçlunun ödeme şartını ihlâli halinde ceza” başlıklı 340. maddesi “111 inci madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlâl eden borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez.” şeklinde düzenlenmiştir.

3.5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun’un 2/l. Maddesinde disiplin hapsi; “Kısmî bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış olan fiil dolayısıyla verilen, seçenek yaptırımlara çevrilemeyen,
önödeme uygulanamayan, tekerrüre esas olmayan, şartla salıverilme hükümleri uygulanamayan, ertelenemeyen ve adlî sicil kayıtlarına geçirilmeyen hapsi” olarak tanımlanmıştır.

4.2004 sayılı Kanun’un da icra suçlarıyla ilgili hükümlerin 331 ilâ 345/b maddeleri arasında, muhakeme usulüne ilişkin hükümlerinin ise 346 ilâ 354 üncü maddelerinde düzenlendiği, icra suçlarının, suç olarak düzenlenmek suretiyle hapis ve adlî para cezası şeklinde yaptırımlara bağlananlar ile disiplin veya tazyik hapsi yaptırımına bağlananlar şeklinde ikili bir ayrıma tâbi tutulduğu, disiplin hapsi veya tazyik hapsinin, bir suç karşılığı olmayıp kısmî bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış bir fiil karşılığı olarak uygulanan seçenek yaptırımlara çevrilemeyen, ön ödeme uygulanamayan, tekerrüre esas olmayan, şartla salıverilme hükümleri uygulanamayan, ertelenemeyen ve adlî sicil kayıtlarına geçirilmeyen yaptırımlardır.

5.2004 sayılı Kanun’un 340. maddesi gereğince taahhüdü ihlal suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekalet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerekir.

6.Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.11.2006 tarihli ve 2006/16.HD-220 esas, 2006/231 Karar sayılı ilamında yer alan, “Hapsen tazyik yaptırımında amaç, bir yükümlülüğün yerine getirilmesini sağlamak olduğundan, alt sınırdan belli bir ceza belirlenmesi gerekmemekte, yükümlülük yerine getirilene kadar ve en çok 3 ay süreyle kişinin yükümlülüğüne uygun davranması için zorlanması söz konusu olmaktadır. Bu nedenle kararda belli bir sürenin öngörülmesi, yaptırımın bu niteliğine aykırı olacaktır.” şeklindeki gerekçe nazara alındığında, disiplin ve tazyik hapsinin bir “hapis” cezası olmadığı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 2. maddesinde tanımlanan “disiplin hapsi” kavramı içinde kaldığı ve kısmî bir düzeni korumak amacıyla getirildiği, kişinin kendisinden beklenen yükümlülüğü yerine getirdiği takdirde de serbest kalacağı belirtilmiştir.

7.Bu kapsamda inceleme konusu dava dosyası değerlendirildiğinde; dosya kapsamına göre, 2004 sayılı Kanun’un 340. maddesi gereğince taahhüdü ihlâl suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekâlet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiği halde, Karabük 2. İcra Müdürlüğünün 2014/4723 Esas sayılı takip dosyasında mevcut 20.10.2015 tarihli ödeme taahhüdünde takip öncesi, takip sonrası faiz ile ödeme taahhüdünden son taksit tarihine kadar işleyecek faiz ve başvuru harcı, tebligat gideri ile peşin harcın ayrı ayrı rakamsal olarak gösterilmemesi nedeniyle belirsizlik bulunduğu, anılan nedenlerle taahhüdün geçerli olmadığı anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,
Kabule göre de,

2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 340. maddesinde yer alan, “111 inci madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlâl eden borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir.” şeklindeki düzenlemeye nazaran, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.11.2006 tarihli ve 2006/16.HD-220-231 sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, disiplin ve tazyik hapsinin bir “hapis” cezası olmadığı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 2. maddesinde tanımlanan “disiplin hapsi” kavramı içinde kaldığı ve kısmî bir düzeni korumak amacıyla getirildiği, kişinin kendisinden beklenen
yükümlülüğü yerine getirdiği takdirde de serbest kalacağının düzenlendiğine göre, sanık hakkında 2004 sayılı Kanun’un 344. maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsine hükmedilmesi gerekirken, 1 aya kadar hapsen tazyikine karar verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.

III.KARAR
1.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE;

2.Karabük İcra Ceza Mahkemesinin 03.06.2016 tarihli ve 2016/106 Esas, 2016/364 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrası gereği oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA, sanık hakkında ödeme şartını ihlali eyleminden dolayı hükmolunan tazyik hapsinin kaldırılmasına, bu eylemle ilgili olarak sanık hakkında tazyik hapsi infaz edilmekte ise salıverilmesine;

5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca gerekli işlemin yapılması için dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

30.05.2023 tarihinde karar verildi.